Çobanın gözleri köpeği aradı; o da uyanmış, ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Birden ayağa fırladı, derin derin hırlamaya, kuyruğunu hızlı hızlı sallamaya başladı. Kurtlar da gittikçe yaklaşıyordu. Çoban, içinde büyük bir korku duydu. En iyisi, koşarak gidip köylülere haber vermekti. Bir köpekçik, koca kurt sürüsüne ne yapsın? Daha önce yaptığı şaka gerçek oluyordu. Yerinden fırladı, yamaçtan aşağı koşmaya başladı. Bir yandan da:
– Yardım edin! Kurtlaaar! Kurtlar sürüye saldıracaaaak! diye bağırıyordu. Böyle soluk soluğa koşarak ve sesi çıktığınca bağırarak köye koşmaya başladı. İlk çiftliklerin oraya vardığında soluklanmak için bir az durdu. O sırada çiftlik sahibi de ne olduğunu merak ettiği için çitin yanına koştu. Yalancı Çoban:
Ötekilere haber ver, diye bağırdı, sürü! Sürüye kurtlar saldıracak!
Adam:
– Bu şakaların da kabak tadı verdi artık, diyerek ona sırtını döndü, işinin başına gitti. Yalancı Çoban şaşırdı; adam onu dinlememişti bile. Köyün içine doğru koşmaya başladı. Çeşmenin başında, kente gitmek için başında araba bekleyen birkaç kişiye rastladı. Bunların arasında muhtar da vardı. Durumu onlara da anlattı. Ama muhtar:
– Bak, dedi, böyle şakalarla kendi kuyunu kendin kazıyorsun. Artık bütün köylü senin bu tatsız şakalarından bıktı. Yeni bir çoban arıyoruz, haberin olsun! Çoban ağlamaklı bir sesle: – Hayıır, dedi, bu kez şaka falan değil, gerçekten kurt sürüsü geldi; şimdiye kadar koyunlara saldırmışlardır bile!
Köylüler öfkeli gözlerle ona bakıyorlardı. O sırada araba geldi, hepsi birden binip yola çıktılar. Umarsız bir durumda kalan Yalancı çoban ne yapacağını şaşırmıştı. Köyün dışındaki tarlalarda çalışanların yanına gitti, onlara da durumu anlattı; ama hiçbiri onunla ilgilenmedi bile. Başlarını şöyle bir kaldırıp baktıktan sonra, kızgın güneş altındaki işlerine döndüler. Yalancı Çoban artık köylülerin yardımından umudunu kesmişti.
Yeniden otlağa döndü ve gördüğü manzara karşısında yüreğinin derinliklerinden gelen bir “Aaaah!” çekti. birkaç koyundan başka canlı yoktu ortada. Öteki koyunların birkaçı can korkusuyla kaçarken uçurumdan düşmüşlerdi. Köpekçik de kaçıp gitmişti. Çoban oracığa çöktü; şimdi nasıl hesap vereceğini, köylülerin, zararı kendisine ödetip ödetmeyeceklerini kara kara düşünmeye başladı.
Çoban şu dersi hak etmedi mi sizce:
Çekirge bir sıçrar, iki sıçrar, üçüncüsünde… Ne dirisinde yardım görür, ne ölüsünde. Gel sen bir daha yalan söyleme hiç kimseye, Dostunda da inanç kalmaz sana, küsünde de! Bitti.
|