Çakal bir gün aslanların evini basmış.
Baba aslan avda, oğullar da biraz ebeveynlerine kızıp evi terketmiş.
Çakal ne yapıp etmiş, anne aslanın bir dalgınlığından faydalanıp onu öldürmüş.
Aslanın postunu yüzen çakal, aslan postunu kafasına geçirmiş ve baş köşeye oturmuş.
Akşam olmuş, baba ve oğulları eve gelmişler.
Bakmışlar anne yok, postunu giymiş çakal var, hem de baş köşede!
Evlatlar babaya dönmüşler ve
“Baba, boğalım şu çakalı, baksana bizim postumuzla bizim evimizde oturuyor!” demişler.
Baba aslan ağırbaşlı bir bakış atmış evlatlara ve
“Hayır, bekleyin!” demiş...
Aslan postunda çakal, oturuyor, evlatlar bakınıyor...
Sabrı taşan çocuklar “Baba, öldürelim şunu, görmüyor musun, aslan gibi davranıyor ama çakal işte” demişler...
Baba aslan hayatı daha iyi bildiği için ağırbaşlılıkla:
“Hayır, sabredin...”
Zaten evi yalnız bıraktığı için pişman olan evlat aslanlar, bir de aslan postu giymiş çakalın hareketlerinden rahatsız olunca yine erken davranmışlar ama baba yine yol vermemiş:
“Bekleyin!”
Tam aslanların evinde bu gerilim böyle sürerken o da ne!
Çakal birden başını yukarı kaldırmış ve üstündeki aslan postunu unutup ulumaya başlamış...
Envai şımarıklıklar da cabası...
Evlatlar şaşkın şaşkın bir çakala bir babaya bakmışlar...
İşte o an Baba Aslan, evlatlara bir hayat dersi vermiş:
“Evlatlarım! Ben size sabredin, bekleyin, izleyin demedim mi? Gördünüz mü sonucunu? Sayacağım dört şeyi asla unutmayın bir daha:
1- Aslanlar, birbirlerine dargın kızgın olsalar da evlerini asla başıboş bırakmazlar! Çakallara fırsat vermezler!
2- Aslan postu giymekle aslan olunmaz!
3- Çakal, çakaldır, ulumazsa çatlar! Aslan postu giyse de, unutur, şımarır, kendini açık eder!
4- Çakalın hükümdarlığı, aslanlar kükreyene kadardır!
Şimdi çakalın gerçek yüzünü daha net gördünüz, hadi evinizden çıkarın ve bir daha asla evinizi sahipsiz bırakmayın evladım!” demiş...
|