Ben çok severim. Ancak, birincisini severim. İkincisini ise, iktidar ve yandaşlarının aksine hiç sevmem. Neden seveyim ki? Bu günkü vatan toprağının iki katına yakınını kaptırdı, kaybetti, verdi. Öteki marifetleri (!) ise, çabası.
Değerli okurlarım, Bu sütunu izleyenler hatırlar. Padişah 2.Abdülhamiti bu sütunlarda iki defa yazdım, bu üçüncüsü.
Abdülhamit, 36 Osmanlı Padişahından 34’ncüdür. İçki ve kadın düşkünü Padişah Abdülmecit’in oğludur. İlginçtir, Sultan Abdülmecit’in 4 oğlu da sırayla 5.Murat, 2.Abdülhamiet, Sultan Reşat ve Sultan Vahdettin Padişah olmuşlardır.
Ancak, hiçbiri bu ulu devletin başına yakışmamış, dördü de Osmanlının sonunu hazırlamışlardır.
KİMDİR BU 2.ABDÜLHAMİET?
Hemen söyleyeyim. Pısırık, korkak ve Osmanlının sonunu hazırlayan ve de bugünkü vatan toprağının iki katına yakınını kaptıran, başarısız bir padişahtır.
Kendisini o makama getiren Sadrazam Mithat Paşayı suçlayıp, idamına karar verdiren, sonra Arabistan’a sürdüren, orada da boğdurarak öldürten bir canidir.
Babasının büyük ölçüde borçlanarak yaptırdığı Dolmabahçe Sarayı’nın kara tarafına bugünkü yüksek duvarları yaptıran, ancak deniz tarafından korktuğu için bu Sarayı terk edip, Beşiktaş’taki Yıldız Sarayına çekilen korkak Padişahtır.
Hiç de adil değildir. Onun döneminde adalet, hep azınlıkların lehine işlemiştir. Bundan yakınan Zara’lı Mahmut Ağaya, “Hakkınızı ruz-i mahşerde alırsınız, Orada Allah’ın adaleti var” diyerek, bu durumu itiraf etmiştir.
Babası gibi kadınlara düşkündür. İslam Dini 4 kadınla nikahı mubah görürken, o tam 16 kadını almıştır.
İngilizlerle sıkı maddi pazarlıklara girmiştir. Bugünkü sınırlarımızın içinde ve dışında tam 8000 adet toprak mülkü kişisel tapusuna geçirmiştir. Neyse ki bu topraklar, sonradan Meclis kararı ile kardeşi Sultan Reşat döneminde geri alınmıştır. Ancak, bugün hala “torunuyum” diyen kimileri, bu tapıların peşindedir.
Saltanatının son yıllarında bir Cuma Namazı çıkışı Ermenilerin bombalı saldırısına uğramış, ancak bomba zamansız patlayınca ölümden kurtulmuştur. Ne vak ki, bu suikast girişiminde tam 26 kişi ölmüştür.
Osmanlı donanmasını Haliç tersanesine adeta kilitleyerek, Osmanlıyı denizlerde aciz ve korkak durumda bırakmıştır.
Kıbrıs adasının tümünü, salt para için İngilizlere kiralamış, İngilizler de Rumları adaya doldurmuştur. 1914 yılında, yani 1.Dünya Harbi çıktığında kira ödemekten vazgeçen İngilizler, adanan güneyini sahiplenmişler ve Türklere çok az toprak bırakıp, bugünkü haksızlığa ve gerginliğe sebep olmuşlardır. Bunun tek müsebbibi, işte bu 2.Abdülhümit’tir.
1877-1878 Osmanlı Rus Harbindeki mağlubiyetimizin müsebbibi bu padişahtır. İstanbul Yeşilköy’e kadar gelen Ruslar, giderken oraya bir de zafer anıtı dikmişlerdir. Bu anıt, 1914 yılına kadar Türklerin gözüne bir diken gibi olmuştur.
Bu Padişahın daha başka çok marifetleri(!) var. Yukarıdakilerse özettir.
NEDEN 2.ABDÜLHAMİT?
Bu iktidar, nedense bu zatı çok sevdi. İlk olarak Haydarpaşa’daki Hastanenin adını değiştirdi ve bu zatın adını verdi.
Milletler, ecdatlarıyla övünürler. Bu çok iyi bir gelenektir. Bugün Libya Ömer Muhtar’ı, Yugoslavya Tito’yu, Arnavutluk Zogo’yu, Rusya Lenini, Hindistan Nehru’yu, Pakistan Gandi’yi unutmaz. Başka çok örnekler de var.Türk halkı da devletin kurtarıcısı ve kurucusu Mustafa Kemal’i unutmaz.
Ancak, hal böyle iken bu iktidar hiç de göze batan bir başarısı olmayan, aksine ülkeye zararı olan bu zatı 2.Abdülhamit’i unutamıyor.
İstanbul Çemberlitaş Divanyolu’nda dedesi ve amcasıyla birlikte yatan 2.Abdülhamiti, 2 yıl önce (10 Şubat 2018 de) ölümünün 100. Yılında büyük saygı ve hasretle anıldı.
Oysa, Cumhuriyet döneminin 19 Mayıs ve 23 Nisan gibi 100’ncü Yılları çeşitli sebeplerle güme gitti.
Bugün 2.Abdülhamit’e ve onun dönemine özenenler iyi bilsinler ki, o dönemi yaşasalardı sokakta yürürken zaptiyeler ensesinde olurdu.