Hepsi de, hükümetten ruhsatlı. RTÜK’ün kontrolünde değil, sanki himayesinde. Amaçları, sadece para kazanmak. Merak ediliyor. Bu paraların bir kısmı, acaba nereye gidiyor?
Değerli okurlarım; Bu satırları sadece bir vatandaş olarak değil, ülkenin çocuklarının ve yeni yetişmekte olan neslin terbiyesine harcamış bir kişi olarak yazıyorum. Ve, bu gidişattan büyük üzüntü duyuyordum.
Evimizde ya da işimizde seyrettiğimiz, TV denilen o kutunun içinde yüzlerce kanal var. Hepsi ülke çapında yayın yapıyor. Biz onlara ulusal TV kanalı diyoruz. Yani, büyük küçük herkese hitab ediyorlar. Seyredenleri çok.
Bu büyük sayılarla ifade edilen kanalın içinde çok azı düzgün ve denetime önem veren nitelikte yayın yapıyor. Halka faydalı da oluyor. Bunların çoğu iktidar yanlısı, yani yandaş yayın yapsa da, ahlaki yönden ölçüyü kaçırmıyorlar. Laik bir ülkenin televizyonu olduklarını da, genellikle unutmuyorlar.
YA ÖTEKİLERİ…
Sayıları kadar çok ki. Amaçları, bir malı ya da yine çıkar için mübarek İslam dinini pazarlamak. Hem de, birçok hatalarla, yanlışlarla beraber.
Elimde kumanda geziniyorum. O da ne? Çıplak kadın görüntüleri, hem de ne çıplak. Utanmasalar, o kadını tepeden tırnağa ve tamamen soyup gösterecekler. Ancak, gösterdikleri onların amacına yetiyor. Amaçları, cinsel uyarıcı dedikleri bir maddeyi pazarlamak. Bunu yaparken de, insanları önce tahrik, sonra da bunu almaya teşvik etmek.
Daha beteri de var. Öyle bir madde sattıklarını söylüyorlar ki, bu madde erkekte cinsel organı 7 santim büyütürken, sertleştiriyor(muş) ve kurulan ilişkiyi geciktiriyor(muş).
Sevgili okurlarım, bunları yazarken utanıyorum, ama gerçekler maalesef böyle. Bu konuyu daha önce de bir-iki defa yazmıştım. TV’lerin denetim kurumu RTÜK’e de bildirdim. “Bakıyoruz, görüyoruz, denetliyoruz…” gibi laflar ettiler. Yaptıkları hiçbir şey yok.
Peki, bu ülkeyi yönetenler bu pisliği ve bu rezilliği görmüyor mu? Onların eşleri ve çocukları yok mu? Utanmak denilen kavram onların yayından geçmiyor mu? Elbette her şeyi biliyor ve görüyorlar.
Uzun lafın kısası, bu kanalların süratle kapatılması ve cezalandırılması gerekirken, 10 gün süreyle kapatılanlar bir gün sonra tekrar açılıyor. Çünkü, otoriteyi takan yok.
YA O DİN SATANLAR!
Bu sütunlarda, onları da yazdım. Onlar da, kutsal dinimizi köküne kadar sömürüyorlar. Alenen din satıyorlar. Söyledikleri, ne kutsal kitabımıza ne hadislere ne de İslam’ın temel ilkelerine uymuyor. Çünkü, onların amacı bu mübarek dini kullanıp para kazanmak.
Tekrar ve sadece iki örnek vereyim. Birinin adı “Lalegül TV” 24 saat yaptığı yayının içinde, kurucusu Cübbeli Efendi’nin vaazları, korkutmaları ve kendilerine yardım istemeleri. Hem de o kadar ki, pazarlamadıkları ürün yok. Amaçları, sadece para kazanmak. Feyzullah Koç adındaki çığırtkanları, ağzından bal akarcasına konuşuyor, halkı tavlıyor, elbette yanıltıyor ve verdiği telefon numarası ile para istiyor. İlle de para. Yalvarır gibi, sadece para!
Gonca TV adlı bir kanalı kuran Tuncer Çiftçi adındaki şarlatan ise, kendini çoktan Mehdi ilan etmiş. Onun müşterileri, daha çok kadınlar. Gecenin geç vakti, onlarla canlı yayın yapıyor. O şimdilik sadece dua satıyor. İsteyene iki cümlelik duada bulunuyor. Dinleyen de böylece, her türlü dert ve sıkıntıdan kurtulduğunu ya da kurtulacağını sanıyor.
Gösterdiği tabiat manzaraları içinde öyle bir sırıtıyor ki, o kendisini acaba ne sanıyor, işte o bilinmiyor.
Değerli okurlarım, vatandaşını her türlü sömürü ve tehlikeden koruması gereken devlet, yani devleti yönetenler, korumak bir yana böyle sahtekarların eline teslim ediyor.
O halde yapılacak iş, devleti yönetenlere fazlaca güvenmeyip, kendi tedbirimizi almak ve bu şarlatanların şerrinden korunmaktır.
Çerez politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez kullanmaktayız. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız. Çerez Politikası