Güzel bir hikaye, uzun diye okumamazlık etmeyin, değerli okurlarım, ben beğendim umarım siz de okuyunca begenirsiniz...
Adamın biri toplantıya gidecek diye, geç kalırım ihtimalim var, binmiş bir taksiye, taksici tam muhabbetçi bir arkadaşmış. Taksici anlatıyor müşteri dinliyorum. Tam işyerinin önüne geliyor.
Ankara'da Bakanlıklar. Diyelim ki, taksi parası 9.75 TL tuttu, müşteri 10 TL uzatıyor. Hani hepimizin yaşadığı sahne vardır ya! taksici üstünü arıyormuş gibi yapar, siz de para üstünü alabilmek için bir ayak dışarda, inmemek için debelenirsiniz. Tam o sahne olacak. Şoför, para üstü varmı diye aranmaya başlıyor.
Müşteri, "Üstü kalsın kardeşim" diyor.
Taksici, dönüyor müşteriye doğru;
"Vaktin varmı ağabey?" diyor.
Müşteri, "Evet" diyor. Müşterinin (tek ayağı hala dışarda)
Taksici, dörtlülere bastı, trafik dört şerit akıyor, Taksci iniyor araçtan. Önde bir büfe var. Büfeye gidiyor, oraya, bir şeyler konuşup geliyor. Müşteriye 25 Krş uzatıyor. Müşteri belli ki para bozdurmuş.
"Birader" diye düşünüyor, müşteri dönüyor "9.75 değil, 10.50 yazssa istermiydin 50 krş.benden?"
-Taksici, ne alacağım ağabey 50 krş.u
-Müşteri, peki niye gittin 25 krş. için o kadar uğraştın, "üstü kalsın" demiştim.
Taksici dönüyor:
-Vaktin var mı ağabey diye soruyor?
-Müşteri Var.
-Çek kapıyı o zaman biraz konuşalım diyor.
Müşteri, muhabbetçi bir taksici ile karşı karşıyayız diyor ve mühabbete giriyorlar:
Hikaye başlıyor.
Müşteri - Takcisi başlıyorlar konuşmaya;
5 dk.konuşuyor. Müşteri ben,İngiltere'de profösüründen, bilmem kiminden eğitimler aldım. O taksicinin 5 dakikada öğrettiklerini, İngiliz hocalar haftalarca verdikleri derslerde öğretemediler.
Ağabey biz Keçiören'de 5 kardeşiz. Babam rençberdi benim, günlük yevmiyeye giderdi; artık inşaat falan bulursa çalışır gelir, o gün iş bulamamışsa, biz eve gelişinden, yüzünden anlardık. Durumumuz hiç iyi olmadı. Akşam yer sofrasında yemek yerdik. Yemek bitince babam bize "Durun kalkmayın" derdi. Önce dua ederdik sonra babam bize sofrada konuşma yapardı.
"Aha" dedim, "Bizim meslek", seminerci.
- Ne anlatırdı baban?
- Hayattta nasıl başarılı olunur?
O gün inşaata çağırmazlarsa eve para getiremiyor, sonra çocuklara hayatta başarı teknikleri anlatıyor.
-Babam işe gidince büyük ağabeyimiz onu taklit ederdi, delik bir çorapla pantalonun ceplerini çıkarır, dört kardeşi karşısına alıp "Dürüst olun, evinize haram lokma sokmayın" diye anlatırken, biz de gülerdik. Annem kızardı, "Babanızla alay etmeyin. O, hem dürüst hem de çalışkandır" derdi. Yan evde iki kardeş var, onların babası zengin. Babaları birahane işletiyor, ama adamda her numara vardı, kumar falan oynatırdı. Bizim yeni hiç bir şeyimiz olmadı, hep o ikisinin eskilerini kullandık. O amca mahalleden geçerken biz 5 kardeş ayağa kalkardık çünkü bize bahşiş verirdi.Babam eve gelince ayağa kalkmazdık. Çünkü hediye, para falan hak getire. Ağabey biz babamı kaybettik. Altı ay içinde yandaki baba da öldü, yandaki baba iki çocuğa 5 katlı bir apartıman, işleyen birahane, dövizler ve araziler bıraktı. Bizim baba ne bıraktı biliyor musunuz?
-Ne bıraktı?
-Bakkal veresiyesi ve konuşmalarını bıraktı : "Evladım işinizi dürüst yapın, hakkınız olmayan parayı almayın..."falan filan. Ağabey aradan 15 yıl geçti, diğer 2 kardeş cezaevindeler, ne ev kaldı ne birahane. Ailesi dağıldı.
Biz 5 kardeş, beşimizin Keçiören de taksi durağında birer taksisi var hepimizin birer ailesi, çoluk çocuğu, hepimizin birer dairesi var. Geçenlerde büyük ağabeyimiz bizi topladı ve dedi ki :
"Asıl mirası bizim baba bırakmış."
Hepimiz ağladık. 5 kardeş taksiciliğe başladığımızdan beri,taksimetrenin yazmadığı 10 krş.u evimize sokmadık. Her şeyimiz var Allah'a şükür.
Çok duygulandım, veda ettim, tam ineceğim:
-Dur ağabey,asıl bomba şimdi.
-Nedir bomban?
-Nerede oturuyoruz biliyormusun? O iki kardeşin oturduğu 5 katlı apartmanı biz aldık. 5 kardeş orada oturuyoruz.
Evladınıza ne araba bırakırsınız, ne ev, ne de başka bir miras. Evlada sadece değer kavramları bırakırsınız. Bakın iki baba da evlatlarına değer kavramları bırakmışlar.
|