Vezirler huzura çıkmışlar:
- Padişahım, hazinenizde para kalmadı, yeni vergilere ihtiyacımız var.
Padişah kavuğunun altından kafasını kaşımış ve sormuş:
- Eeee, Ne vergisi koyalım?
- Köprülere adam koyalım, her girenden bir akçe alsınlar!
- Tamam.
Aradan bir süre geçtikten sonra sormuş vezirlerine:
- Nasıl, halk hayatından memnun mudur? Herhangi bir şikayet var mıdır?
- Hiçbir tepki yok sultanım! Ancak gelen para çok az.
- İyi o zaman köprünün diğer tarafına da bir adam koyun, çıkandan da bir akçe alsın!
Aradan yine bir süre geçmiş, padişah tekrar sormuş vezirlerine:
- Var mı halinden şikayet eden?
- Yoktur efendimiz!
Halkının tepkisizliğine hem kızan, hem de para kazandığı için sevinen padişah gürlemiş:
- Köprülerin ortasına da birer adam koyun, geleni geçeni oracıkta becersin! Bu kadar tepkisiz toplum
olur mu canım!
Aradan birkaç gün geçmiş, halktan yine bir tepki gelmediğini gören padişah tekrar çağırmış vezirlerini.
- Bu nasıl iştir, adamları becerttiğim halde tepki vermiyorlar!
Bunun nedenini öğrenmek istemiş ve demiş ki:
- Halkı bir dinleyelim hele.
Gitmişler hep birlikte köprüden geçenlerin yanına. Padişah ahaliye sormuş:
- Halinizden memnun musunuz, var mı bir şikayetiniz?
Kimseden ses yok.
Padişah tekrar sormuş:
- Ulan, taş üstünde taş, omuz üstünde baş komam! Varsa şikayeti olan hemen söylesin!
Padişah böyle gürleyince arkalardan cılız bir ses duyulmuş:
- Padişahım, o köprünün ortasındaki adam var ya, hani o bizi beceren adam!..
- Eeee! O benim adamımdır, ne olmuş ona?
- Allah sizden razı olsun biz sayenizde becerilmekten çok memnunuz. Ancak akşamları çok kalabalık
oluyor, sıra uzuyor, eve geç kalıyoruz. Mümkünse köprünün ortasına birkaç adam daha koysanız da
sırada beklemesek!
BİRİNCİ KANAL
Danimarka'ya giden bir işadamı, işlerini hallettikten sonra, kaldığı otele dönmüş, akşam barda bir
kadeh içip odasına çıkmış. Tam uyumaya hazırlanırken, kapı çalmış. İşadamı kalkıp kapıyı açmış;
karşısına dünya güzeli bir hatun çıkınca şaşırmış:
- Yanlış odaya geldiniz herhalde.
Kadın parmağını onun dudağına dayayarak susturmuş, seksi bir sesle demiş ki:
- Buraya senin için geldim hayatım.
Kadınla sabaha kadar seviştikten sonra, yorgun ve mutlu bir şekilde aşağı inip, resepsiyona sormuş:
- Benim borcum ne kadar?
Resepsiyon görevlisi gülümseyerek cevaplamış:
- Borcunuz ödendi efendim. Buyrun, bu da bizim hediyemiz.
Adam, resepsiyon görevlisinin uzattığı zarfı açmış; içinde on bin dolar para olduğunu görmüş. Yanlışlık
olduğunu söylese de, hiç bir yanlışlık olmadığını söyleyerek, kendisini hava alanına kadar uğurlamışlar.
İşadamı Türkiye'ye geldiğinde, bu olayı arkadaşlarına anlatmış, ama kimseyi inandıramamış.
İşadamının arkadaşlarından birinin yolu Danimarka'ya düşünce, ne olur ne olmaz diye, aynı oteli
denemeye karar vermiş. Aksam gelip odaya çıkmış. Bu sefer inanılmaz güzellikte bir kumral gelmis.
Onunla sabaha kadar sevişmişler. Adam arkadaşının yaptığı gibi aşağı inerek hesabı sormuş. Kendisine
bir zarf vermişler. Adam zarfı açtığında içinde beş bin dolar olduğunu görmüş. Gülümseyerek sormuş:
- Neden bana beş bin dolar? Burada kalan başka bir Türk arkadaşıma on bin dolar vermişsiniz.
Resepsiyon görevlisi biraz düşündükten sonra hatırlamış:
- Haaa, o arkadaşınız, ama onunki birinci kanalda yayınlanmıştı!..
Zekicefıkralar.com
|