Üstünden, tam 18 yıl geçti. Resmi kayıtlara göre 17 bin kişi, gerçekte 40 binden fazla insan öldü. Yakın bir gelecekte, yenisi geliyormuş. 625 bin kişinin canını almak üzere!
Değerli okuyucularım; Çabuk unutan bir millet olduğumuz için, 18 yıl önce yaşanan Gölcük depremini de unuttuk. Oysa,7.4 büyüklüğündeki o deprem, gerçekte 40 binden fazla insanın canını almıştı.
Geçen süre içinde, bu depremden hiç mi hiç ders almadık. Bir deprem anında vatandaşlar için İstanbul’da ayrılan 484 Toplanma Alanı’nın dörtte üçünü inşaat alanına çevirmişler. Yani, çeşitli binaları ve özellikle Alış-Veriş Merkezlerini dikmişler. Kimler mi? Tabii ki, iktidara yakın, yandaş ve yalakalar.
Bunun anlamı şu, bir deprem olduğunda yıkılan binalardan kurtulan ya da yolda yakalanan vatandaşların gidip toplanabilecekleri alanları yok etmişler. Toplanma yeri yok. Durumu biraz daha açarsak, depremden kaçıp da canımızı kurtaracağımız bir alan yok. Bunun anlamı, ölmekten kaçıp, sığınabilecek bir alan yok, yok, yok!
SON DURUM ŞÖYLE;
Son günlerde Ege Bölgesi’nde oluşan irili ufaklı sallantılar, yeni bir İstanbul depremini akla getiriyor. Deprem konusunda uzman durumundaki yetkili kişilerin yaptıkları açıklamalar, insanı korkutuyor ve ürkütüyor.
Kandilli Rasathanesi Deprem Araştırma Enstitüsü Müdürü Prof. Haluk Özener, gerçeklere dikkat çekiyor ve insanı korkutuyor doğrusu. Müdür Özener yaptığı son açıklamada, İstanbul’u kastederek, bir İstanbul depreminin her an beklendiğini, bunun 7 ya da 7.2 büyüklükte olacağını, deprem sırasında tsunami olayının yaşanabileceğini, yani denizin dalgalarının karayı kaplayacağını, dalgaların 2 ile 2.5 metre yükseklikte olacağını, İstanbul yerleşim alanının her yıl 2 ile 2.5 cm. batıya doğru kaydığını, yani toprağın oynak olduğunu söylüyor. Daha ne desin ki?
Bütün bunlar, yakın bir gelecekte İstanbul’da bir deprem olayının yaşanabileceğini, mallarımızın zararından ziyade yarım milyondan fazla insanın ölebileceğini, insanların önemli bir kısmının evsiz kalacağını, sakat kalmalar bir yana, olayın tam bir facia olacağını anlatmaya çalışıyor.
Önemli ve güvenilir bir Alman deprem uzmanı ise, İstanbul depreminin hemen olmasa da 30 yıl içinde mutlaka olacağını, bunun yapılan hesaplamalara göre olma ihtimalinin % 70 olduğunu söylüyor.
TRAKYA DA, O KADAR SAĞLAM DEĞİL!
Değerli okuyucularım, İstanbul ve Ege Bölgesi ile, daha doğrusu batı Anadolu’da meydana gelen depremler, Trakya’da sürekli hissedilmiştir.
Bu bölgede önemli yıkımlar olmasa da, Yalova’dan başlayıp, Marmara Denizi’nin kuzeyini yalayıp, Tekirdağ’a uzanan ve Şarköy’de sonlanan bir deprem kuşağı var.
Bu kuşak, Trakya’yı da etkisi ve tehdidi altında tutuyor. O halde, sadece İstanbul’un değil, olası bir deprem Trakya’ya da zarar verebilecektir. Geçmişte, Kırklareli ve Edirne’de de bunun yaşanmış örnekleri vardır.
Bendeniz bu yazımla, daha çok İstanbul’da mülk sahibi ve yakınları olanları uyarmaya çalıştım.
Son söz olarak şunu diyebilirim ki, bu konuda, deprem toplanma alanlarını bile yok eden devlete olan güvenimiz yok denecek kadar azdır. O nedenle, herkes başının çaresine bakmak durumunda kalacaktır.
Çok Duyarlı Bir Vakıf; Mehmetçik Vakfı!
Değerli okuyucularım, Kurban Bayramı’nın yaklaşması sebebiyle, halkımızın bir kısmı kimi Vakıflar aracılığı ile ve vekaletle kurban kesme yoluna gitmektedir.
Geçen hafta yayınlanan bir yazımda, bu konuyu ele almış ve o kimi vakıfların adını da yazmıştım.
Mehmetçik Vakfı gönderdiği açıklamada, kendilerinin vekaletle kurban kesme işini, tamamen yasal yollardan giderek, büyük bir titizlikle yaptıklarını ve kurban etlerini muhtaçlara ulaştırdıklarını ifade ettiler. Kurban sahiplerine bilgi verdiklerini bile belirttiler.
Vakıf Genel Merkezi ile yaptığım görüşmede de ve öteki araştırmalarımda, Mehmetçik Vakfı’nın “Vekaletle Kurban Kesme” işini, hiçbir tereddüde yer bırakmayacak şekilde doğru ve düzgün biçimde yaptığını, bir kere daha öğrendim.
Öteki Vakıflara örnek olabilecek bir çaba içinde olan Mehmetçik Vakfı çalışanlarını, buradan kutluyorum.