Amerika'da yeni evlenen çift gerdeğe girecekmiş, ama hemen çocuk yapmak istemedikleri için kaput kullanmaya karar vermişler, fakat evde kaput yokmuş, yeni gelin demiş ki:
- Endişelenme, yolda gelirken nöbetçi bir eczane gördüm.
Adam koşa koşa yola çıkmış, ama nöbetçi eczanenin nerede olduğunu bir türlü bulamamış. Bu sırada bir hırsız çiftin balkon kapısı açık olan evlerine girmiş, yeni gelini yatakta çırılçıplak görmüş. Kadın içtiği şampanyanın etkisiyle uçmuş; aklı başında değilmiş. Zenci hırsız da şeytana uyup, kadının koynuna girmiş, kadın da sarhoş haliyle hırsızı kocası zannetmiş ve sevişmeye başlamışlar. Kaput aramaya giden yeni damat ise, en sonunda nöbetçi eczaneyi bulmuş ve rica etmiş:
- Prezervatif istiyorum.
Nöbetçi eczanedeki görevli kadın şöyle demiş:
- 4 çeşidimiz var beyefendi; en ucuzu on cent ve beyaz renkli, on beş centlik olan var ve sarı renkli, yirmi centlik olanı siyah renk, en kalitelisi ise mor renk ve yirmibeş cent.
Adam elini cebine atmış ve cüzdanını aceleyle evde unuttuğunu farketmiş, ama Allahtan cebinde 20 cent varmış. Adam cebindeki parasıyla ilk günden karısına alabileceği en kaliteli şeyi almaya karar vermiş ve 20 centi verip siyah prezervatifi almış. Koşa koşa eve dönen adam, karısının yatakta uyuduğunu görmüş ve uyku muyku dinlememiş; kadına sokulmuş. Kadın ise, demin seviştiği sandığı kocasının performansına hayran kalmış. Dokuz ay sonra çiftin simsiyah bir çocuğu olmuş. Günler günleri kovalamış ve büyüyen çocuk, bir gün babasına şu soruyu sormuş:
- Baba,siz ikiniz de sarışınsınız. Peki, ben niye böyle siyah oldum?
Adam cevap vermiş:
- Dua et ki; beş centim daha yoktu, yoksa mosmor olacaktın!..
MOTOSİKLET
Adamın biri, motosiklet kullanmak istiyormuş. Bir gün hayalleri gerçek olmuş; bir Honda motosiklet almış. Adam, yeni aldığı motosikletiyle otobana çıkmış, gaza basmış da basmış. Önünde gitmekte olan arabaya yetişmiş, eliyle camını tıklatarak sormuş:
- Abi, sen hiç Honda motosiklet kullandın mı?
Arabanın sürücüsü bozuk atmış:
- Git kardeşim başımdan, deli misin?
Sonra da gaza basıp, yoluna devam etmiş. Hondayı kullanan adam, arabaya tekrar yetişmiş ve yine sormuş:
- Abi, sen hiç Honda motosiklet kullandın mı?
Arabanın sürücüsü öfkeyle bağırmış:
- Git ulan başımdan manyak!..
Arabanın sürücüsü tekrar gaza basıp, motosikletliden kurtulmayı düşünüyormuş. Tam o sırada Honda motosikleti kullanan adam, büyük bir gürültüyle yol kenarında duran direğe çarpmış ve acı içinde kıvranmaya başlamış. Arabanın sürücüsü buna görünce; hemen aracını durdurup sağa çekmiş ve kaza yapan motosikletlinin yardımına koşmuş. Acı ile kıvranan yaralı, adamın geldiğini görünce, yine sormuş:
- Abi, sen hiç Honda motosiklet kullandın mı?
Yardıma gelen sürücü iyice afallamış:
- Niye bu soruyu devamlı sorup duruyorsun kardeşim?
Yaralı boynunu bükmüş:
- Abi, bu meretin frenini bulamadım da onu soracaktım!..
KAMUOYU
Namık Kemal, kötü bir havada kayıkla Beşiktaş'tan Üsküdar'a geçiyormuş. Deniz bir ara iyice azmış ve kayığı alabora etmeye başlamış.
Namık Kemal "ah" "vah" diye korku belirtileri göstermiş. Kendisine refakat edenlerden biri büyük şaire sitem etmiş:
- Üstadım, biz de kayıktayız; bizimki de can. Yalnız siz niye telaş ediyorsunuz?
Namık Kemal, yazı ve konuşmalarıyla milletin sesini duyurmaya çalıştığını htirecek şu karşılığı
vermiş:
- Kendi canımı, sizin canınızı düşündüğünüzün çeyreği kadar düşünmem. Benim endişemin sebebi, bu kayık batarsa onunla birlikte kamuoyunun da batacak olmasıdır.
|