Güneydoğu Anadolunun bir şehrinde yaşayan vatandaşlarımız, sokaklarda başıboş dolaşan köpeklerinden şikâyet ediyorlarmış. Artan şikâyetler üzerine, şehir belediyesi hemen işe koyulmuş ve bütün sokak köpeklerini toplamış. Sokakların başıboş dolaşan köpeklerden kurtulması, vatandaşları öyle sevindirmiş ki; davul, zurna ile halay çekmeye başlamışlar. "Sokak köpeklerinden kurtulduk!" diye bayram eden vatandaşlar, ertesi gün sokak köpeklerinin kulaklarında birer zımba ile sokalarda dolaştığını görünce; şaşkına dönmüşler. Bu durumu yadırgayan vatandaşlarımız, sokak köpeklerinin niye salındığını öğrenmek için Haso'yu görevlendirmişler:
- La Haso, git bak bakalım; belediye köpekleri niye saldı?
- Tamam la babo!..
Haso hemen gitmiş ve bir belediye yetkilisini bulup sormuş:
- La gardaş, bu itleri ne güzel toplamıştınız, niye saldınız?
Hayvan haklarından bahseden belediye yetkilisi demiş ki:
- Merak etmeyin; hepsi aşılandı ve kısırlaştırıldı.
Bu cevap üzerine çok sinirlenen Haso, basmış feryadı:
- Vıy babo!.. Sizin izanınıza sıçam; bizi ısırıyler dedik, tecavüz ediyler mi dedik?
ÖĞLE UYKUSU
Padişah tam öğle uykusuna yatmış, dışardan boru gibi bir ses duyulmuş:
- Patetes vaaarrr!.. Soğan vaaarrr!..
Öğle uykusu gürültüye giden padişah öyle bir sinirlenmiş ki, adamlarına emir vermiş:
- Bir daha bu sarayın etrafından bağıran bir seyyar satıcı geçerse, tez yakalayın ve ne satıyorsa bir tane alıp, kıçına sokun!..
Padişah, bunları dedikten sonra yine öyle uykusuna yatmış. Yarım saat ya olmuş, ya olmamış, dışarıdan yine sesler gelmeye başlamış:
- Dometes vaaarrr!.. Sivri biber vaaarrr!..
Uykusundan olan padişah, sinirden lâhavle çekerken, muhafızları da seyyar satıcıyı tuttukları gibi saraya getirmişler. Padişahın emrini uygulayan muhafızları, bir sivri biber alıp seyyar satıcının kıçına sokmuşlar. Seyyar satıcı başlamış gülmeye. Padişah öfkeyle bağırmış:
- Bre densiz, ne gülüyorsun?
- Padişahım, biraz sonra patlıcan satan arkadaşım geçecek, şimdiden onun hâline gülüyorum!..
ÖFKELİ YARGIÇ
Adamın biri ırza tecavüz suçundan yargılanıyormuş. Yargıç sormuş:
- Bu suçu ne diye işledin?
- Şeytana uydum hâkim bey, bana yol gösterdi; bu işi yaptırdı.
Yargıç kızmış:
- Behey çapkın! Hz. Adem'e bile secde etmemek icin cennetten kovulmayı göze alan seytanın işi yok da sana pezevenklik mi yapacak?
MUMLA ARARSIN
Bu Bir Osmanlı Hikayesi
Fitnat Hanım, çok güzel, henüz sakalı bile çıkmamış bakkal çırağı bir delikanlıya âşık olmuş. Bu nedenle bir bahane bulup sık sık bakkala, delikanlıyı görmeye gelirmiş. Bunu duyanlar delikanlıya,
-Fitnat Hanım gelip sana dikkatle baktığı zaman:
"çok bakma güzel, âteş-i hüsnümle (güzelliğimin ateşiyle) yanarsın" de, diye öğretmişler.
Fitnat Hanım gelip kendisine bakınca delikanlı bu dizeyi söylemiş.
Şair, hazır cevap Fitnat Hanım da hemen cevabı yapıştırmış
|