Doktorun biri yeni bir muayene açmış, kapıya bir yazı asmış:
- Vizite ücreti 100 lira, iyileştirmediğimiz hastaya beş mislini geri veriyoruz.
Vizite ucuzmuş ama, doktor da gerçekten doktormuş; her gelen hasta iyileşip gidiyormuş. Doktorun ünü her geçen gün artıyormuş. Uyanığın biri doktora gidecek, iyileşmeyecek ve beş misli parayı geri alacak ya, kapıyı çalıp derdini söylemiş:
- Doktor, ağzımın tadı hiç yok, öyle kötüyüm ki; hiçbir şeyin tadını alamıyorum.
Doktor, adama şöyle bir bakmış ve hemşireye seslenmiş:
- Hemşire hanım, 8 numaralı kutuyu getirin!..
Doktor, Hemşirenin getirdiği kutuyu adama uzatmış:
- Şunun tadına bir bakın.
Adam, doktorun uzattığı kutudan bir kaşık alıp ağzına götürmüş ve anında tükürmüş:
- Ama bu bok!..
Doktor gülümsemiş:
- Evet, iyileştiniz; tat alıyorsunuz artık.
Adam, vizite ücretini ödemiş, sinirleri tepesinde gitmiş. Aynı adam, bir ay sonra büyük bir hırsla doktorun kapısına yine gelip, şikâyette bulunmuş:
- Doktor Bey, bende hafıza kaybı başladı; her şeyi unutuyorum.
Doktor, adama şöyle bir bakmış ve yine hemşireye seslenmiş:
- Hemşire Hanım, 8 numaralı kutuyu getirir misin?
Adam, hemen itiraz etmiş:
- Ama, o kutuda bok var!..
Doktor gülmüş:
- Doğru, bakın hafızanız da yerine geldi!..
Adam, ağlamaklı bir şekilde vizite ücretini ödeyip dışarı çıkmış. İntikam üstüne intikam planları kuran adam birkaç ay sonra yine gelmiş:
- Doktor, bende iktidarsızlık başladı, durumum kötü; hiçbir şey yapamıyorum!..
Doktor adamı gözüyle şöyle bir inceleyip, hemşireye seslenmiş:
- Hemşire hanım 8 numaralı kutuyu getirir misin?
Adam tüm hırsıyla başlamış küfretmeye:
- Hay ben seni de, 8 numaralı kutunu da!..
Doktor sevinçle bağırmış:
- Geçmiş olsun, bu sorununuz da giderildi; artık yapabiliyorsunuz!..
ABDAL YÜRÜR
Nasreddin Hoca'ya yapılan sataşmalar bir türlü tükenip bitmezmiş. Akşehirliler bir gün Hoca'ya sormuşlar:
- Hocam, senin evliyalar katında ulu bir kişi olduğun söylenir aslı var mıdır?
Hoca'nın böyle bir iddiası elbette yokmuş, ama bir kere soruldu ya, cevap vermiş:
- Her halde öyle olmalı.
- Böyle kişiler zaman zaman mucizeler göstererek bu özelliklerini herkese kanıtlar. Hoca madem kabullendin, göster bir mucize de görelim!
- Pekala, şimdi size bir numara yapalım.
Nasrettin Hoca, karşısında durmakta olan çınar ağacına seslenmiş:
- Ey ulu çınar, çabuk yanıma gel!
Çınar ağacından ses çıkmayınca, Hoca da ağacın yanına gitmiş. Akşehirliler başlamışlar gülmeye:
- Ne oldu Hoca? Ağacı getiremedin, kendin oraya gittin!
Hoca demiş ki:
- Bizde kibir yoktur; dağ yürümezse, abdal yürür.
|