Türkiye'ye, Japonya'dan bir eğitim heyeti gelir. Temas ve incelemeler yapacak, neticeyi yetkililere aktaracaklardır. Gerektiği kadar da ikili işbirliği gerçekleştireceklerdir. İşler buraya kadar çok iyi.. Japon heyeti, yurdumuzun bazı bölgelerinde gerekli incelemeleri yapar. Sonra Bakanlıkta toplanırlar. Heyetin hakkımızda tespiti ilginçtir:
- "Sizin çocuklarınızda milli şuur yok.!" Bizimkiler şaşırır:
- "Bizim çocukların damarlarındaki kan, milli duygumuzun kaynağıdır." derler. Yine de fazla ses çıkarmazlar. Ne de olsa misafirdir.! Bizimkiler sorar:
- "Peki, sizin gençlerinizde milli şuur var mıdır.?" Japon uzmanlar anlatmaya başlar:
- " Biz gençlerimize ilkokula başlamadan "Şok Testler" uygularız. Mesela uçak gibi hızlı giden trenlerimize bindirir, bir tur yaptırırız. Çok katlı yollardan da geçen tren, onları şöyle bir sarsar. Mini mini çocuklarımız teknolojinin baş döndürücü neticesini görerek bir şok olurlar.. Sonra bu şoktan sonra Hiroşima'ya götürürüz. Bölgeyi aynen koruyoruz. Bombalanmış bu bölge hakkında bilgilendirir; değil hayvan, bitkinin bile yaşamadığını gösteririz. Ve deriz ki: "Eğer sizler çalışmaz, sizden öncekileri geçmezseniz, vatanınız işte böyle düşmanlar tarafından bombalanır. Hiçbir canlı yaşayamayacak biçimde size bırakıp giderler. Çalışırsanız, bindiğiniz hızlı trenleri bile geçecek yeni vasıtalar yaparsınız. Gerisi sizin bileceğiniz iş." Çocuklarımız bununla ikinci bir şok daha yaşarlar. Sizlere şunu hatırlatalım ki, Türkiye'de birçok teknik elemanımız bulunmaktadır. Bunların herhangi birine konuyu sorabilirsiniz." Bizimkiler şaşkınlık içinde sorarlar:
- "Peki ya Türkiye için tespitiniz var mı? Varsa gözlemleriniz nelerdir?" Japonlar; - "Elbette var" derler. "Bizimkinden çok daha önemli. Bir tanesi ÇANAKKALE SAVAŞLARININ olduğu bölge. Bu bölge gençlerinizin şok olması için yeter de artar bile. Bir metrekareye ALTI BİN MERMİNİN DÜŞTÜĞÜ savaşta, Türkler herşeye rağmen galip çıkıyor, olamayacağı olur hale getiriyorlar. En son teknolojiye ve donanıma meydan okuyarak, inancın galip geldiğinin ispatını yapıyorlar. Üstelik karşılarında bir tek düşman değil, müttefik güçler; sizin tabirinizle YETMİŞ İKİ MİLLET Var.!!
EVET, METREKAREYE ALTIN BİN MERMİ..!
METREKAREYE ALTI BİN MERMİ..!!
ALTI BİN MERMİ..!!
BİLENİNİZ VAR MIYDI..??
ÖRDEKLERE DİKKAT EDİN
Üç kadın arkadaş bir kaza sonucu aynı anda hayatlarını kaybedip cennete gitmişler. Cennetin kapısında onları karşılayan melek uyarmış:
- Bizim burada uymanız gereken tek kural var; o da ördeklere dikkat edin, sakın üstlerine basmayın!
Sonra kapı açılmış ve üç kadın cennete girmişler. Gerçekten de etrafta ördek doluymuş. Ördeklerin üstüne basmamak adeta imkansız gibi bir şeymiş. Kadınlardan biri o kadar dikkat etmesine rağmen kazayla bir ördeğin üstüne basmış. O anda hemen Cebrail belirmiş ve yanında getirdiği çok çirkin bir adamla, ördeğe basan kadını kollarından birbirlerine kelepçeledikten sonra demiş ki:
- Ördeğin üstüne basmanın cezası olarak sonsuza kadar bu çirkin adama kelepçeli olarak yaşayacaksın!..
İkinci gün kadınlardan biri yine kazayla bir ördeğin üstüne basar basmaz, Cebrail anında yanında çok çirkin bir adamla gelip onları kadına ceza olarak birbirlerine kelepçelemiş.
Üçüncü kadının gözü bu olaylardan çok korkmuş, diğer kadınların akıbetine uğramamak ve sonsuza kadar çirkin bir adama kelepçelenip yaşamamak için her attığı adıma çok dikkat etmeye başlamış. Aradan aylar, geçmesine rağmen, kadın hiçbir ördeğin üstüne basmamış. Kadını ödüllendirmek isteyen Cebrail, dünyanın en yakışıklı adamını getirmiş ve kadınla adamı birbirine kelepçeledikten sonra hiçbir şey söylemeden gitmiş. Kadın adeta mutluluktan uçuyormuş. Nasıl uçmasın ki? Çünkü o güne kadar gördüğü en yakışıklı adamla kelepçelenmiştir. Mutluluktan sarhoş olan kadın, adama sormuş:
- Ben acaba ne yaptım da sonsuza kadar senin gibi boylu poslu yakışıklı bir adamla birlikte olmayı hak ettim?
Zavallı adam ağlamaklı bir halde cevap vermiş:
- Vallahi seni bilmem, ama ben az önce bir ördeğin üstüne bastım!..
|