Zamanın birinde, aşırı zeki (!) öküzler yaşarmış.. Bu zeki (!) öküzler, zekalarını ispatlamak için sürekli çobanlarının ardınca oyun yaparlarmış.. Kendilerince, çobanlarını tuzağa düşürüp, egemenliği ele alacaklarmış…
Yine günlerden bir gün öküz sürüsündeki en öküz, çobanına en olmadık şeyi yapmış.. Tıpkı zamansız öten horoz gibi… Haber yayılınca, öküz sürüsü arasında bir deprem olmuş adeta.. Diğer öküzler arkadaşlarının yaptıklarını anlayamamışlar.. Hatta aralarında bazı akıllı öküzler, en öküzün bu davranışını yadırgamış bile..
Çok vakit geçmeden sürü aralarındaki safkan öküzün başına geleni görmüş. Çoban, öküzün üstünden öyle bir geçmiş ki, diğer öküzler ancak jilet ve spatula ile onları yerlerinden sökebilmişler.. Bu hikaye de burda bitmiş..
AHMEDİN ÖKÜZÜ GİBİ NE BAKIYORSUNUZ?
Kepez köyü yakınında gür çam ağaçları ile kaplı bir tepenin üzerindedir. Her türlü dilek ve istek için ziyaret edilip, adaklar adanıp kurbanlar kesilen bu ziyaret yerinin bir tek çöpünü bile götürenin büyük bir belaya uğrayacağına inanılır. Bu ziyaret yeri genellikle Hıdırellez’de o yıl bolluk ve bereket olsun diye de yöre halkı tarafından ziyaret edilmektedir. Burayı ziyarete gelen ve kurban kesip yeyip içen halk buradan bir çöp almadan gider. Burada istediği kadar ağaç kesip yakar. Fakat kesinlikle bir çöp dışarı çıkmaz. İnanca göre burada yatan evliya orman ürünlerini götüren şahısları gece sabaha kadar rahatsız eder, götürülen bir tek çöp ya da bir kozalak bile olsa yerine geri bırakılmasını ister. Geri getirmeyenlerin bir felakete uğrayacaklarına inanılır. Şeyh Ahmet’le ilgili çeşitli menkıbeler anlatılmaktadır. Bunlardan biri şöyledir: Vaktiyle burada yaşayan Şeyh Ahmet adlı bir zat ormandan çeşitli ürünler elde eder, kepçe, kaşık, nalın, oklava vb. yapar bunları öküzünün boynuzuna asar ve bir ihtiyaç listesini ekleyerek öküzü şehre salarmış. Öküz şehir esnaflarının dükkânları önünde tek tek durur dışarıdan dükkânlara bakarmış. Dükkân sahipleri de “Bizim Ahmet’in öküzü geldi.” der, ihtiyaç listesine ve alacaklara bakar, alacaklarını alır vereceklerini verirlermiş. Öküz bütün esnaflar önünde durduktan sonra tekrar yola koyulur Şeyh Ahmet’in yanına dönermiş. Bugün Zile’de aptal aptal bakan insanlar için sık sık söylenen “Ahmet’in öküzü gibi ne bakıyorsun” deyimi buradan kaynaklanmaktadır. Not: Bu menkıbe Hoca Ahmet Yesevi’ye atfedilir. (A. Küçükyıldız’ın notu) Kalın sağlıcakla.
|