DOLAR 35.81 ₺
EURO 37.44 ₺
STERLIN 44.70 ₺
G.ALTIN 3,177.11 ₺
Ç.ALTIN 5,183.28 ₺
BİLEZİK 2,891.22 ₺
BTC 101,426.18 $
ETH 3,098.60 $
BİST 10,076.99

Tekin Sönmez

Tekin Sönmez

Hac ve Umre

Yayınlama: 22 Şubat 2017 Çarşamba 11:38 Okunma: 3268

      İslam Dini’ne göre birincisi farz, ikincisi nafile, kimilerine göreyse sünnet ibadetlerden sayılıyor. Bunları, başkasının sırtından değil de, kendi imkanlarınla yaparsan, fazileti yüksek olur.

    Değerli okuyucularım, İslam Dini’nin 5 şartından birinin “Hac” ibadeti olduğunu, çocukluğumuzdan beri biliriz. Hac, Arabi aylardan Zilhicce ayında ve Kurban Bayramı arifesi ile Kurban Bayramı günleri yapılırken Umre, bu 5 günün dışında ve yılın her ayında yapılabiliyor.

    Umre, “Ziyaret” yani “Kabe’yi ziyaret” anlamına geliyor. İhrama girmekle Kabe’yi tavaf etmek Umre’nin farzlarından, Say yapıp, saç tıraşı olarak ihramdan çıkmaksa, sünnetlerinden sayılıyor.

    Bu yazıdaki maksadım, size Hac ve Umre hakkında dini bilgiler vermek değil, Allah’ın her Müslüman için yapmasını emir ve tavsiye ettiği bu iki ibadetin, günümüzde nasıl istismar edildiğini anlatabilmektir.

                        CUMHURBAŞKANI, GENELKURMAY BAŞKANI

                                    VE MİT MÜSTEŞARI UMRE’DE

  Geçtiğimiz hafta, devletin tepesindeki bu üç kişinin, kutsal topraklarda olduklarını ve hep birlikte Umre yaptıklarını ve de Kabe’yi tavaf ederken resimlerinin bilhassa çekilip, medyaya servis edildiğini gördük.

    İbadetlerini, Allah kabul etsin. Ne var ki, burada iki husus halkın dikkatinden kaçmadı. Birincisi, laik bir devletin tepedeki 3 görevlisinin, referandum arifesinde alayişli bir biçimde Umre yapmaları, kafaları karıştırdı.

    Oysa, üçü de işi gösterişe dönüştürmeden bir görevli gibi değilde, tamamen Müslüman birer vatandaş gibi bu ibadetlerini yaparlar ve ibadetle siyasetin böylece karışabileceğine imkan vermezlerdi.

    Daha da önemlisi, başta devletin uçağı olmak üzere devletin parası ve imkanlarıyla o diyara gidip ibadet yapmaya kalkmak, yapılan ibadeti gölgeleyebilirdi.

     Nitekim, yüce Yaradan ve aziz Peygamberimiz, ibadetlerin helal kazançlarla yapılmasını, gösterişten uzak olmasını doğru bulmuş iken, böyle bir yola sapılmasını, her halde hoş karşılamayacaktır.

    Her üç görevlinin de, Umre yapabilmek için maddi imkanları yeterli iken, devletin imkanlarından faydalanması ve milletin malını ve  parasını kullanması, halkımız tarafından da hoş karşılanmamıştır.

    Halkın vicdanı bunu kabul etmezken, bu şekilde ibadet yapmanın sevap getirmeyeceğini, aksine sorumlularını vebal altına koyduğunu haykırmaktadır.

                                BEDAVA HAC’CA DAİR, BİR ANEKDOT

     1980’li yıllarda, bir Cuma günüydü. Kızılay’ın Genel Başkanı, merhum Dr. Kemal Demir’in de katıldığı bir toplantıya, Cuma Namazı sebebiyle geç katılmıştım.

     Toplantıdan sonra, gecikmemin sebebini Kemal Bey’e anlattım. Bana, “Cuma Namazlarına hep gider misin?” dedi. “Hiç kaçırmam.” Dedim.

       “Biz Kızılay olarak, hacıların kurbanlarını kesmeleri için Mekke’ye kasap gönderiyoruz. Sizi de gönderelim, bir Hac yapın.” deyince, “Ben, kasap değilim ki” dedim. “Olsun” dedi. “Sizi, kasap kadrosuna sokarız, bedava hac yapmış olursunuz.” Deyince konuyu araştırdım.

      Konuyu, takvasına güvenilir,  Din Bilgini konumundaki bir tanıdığıma  sordum.

     “Asla!” dedi. “Sakın öyle bir şey yapmayın. Vebali var. Paranız varsa gidin, aksi halde sevap kazanmak yerine, turistik bir seyahat yapmış olursunuz.” deyince, konu kapandı.

     Değerli okuyucularım, kimi iş adamlarının iktidar partisi ileri gelenlerini ya da çıkar uğruna işbirliği yaptığı kimseleri, hacca ve umreye, hem de 5 yıldızlı Otellerde konaklamak üzere gönderdiklerini, basından öğreniyoruz.

    Onlar, ibadet yapmıyorlar, kendilerini aldatıyorlar. Kaldı ki, kendisine emanet edilen ve içinde yetim hakkı bulunan devletin parası ile ibadet yapmanın doğru olup olmadığına, şimdi siz karar verin.

google-site-verification=uSnnSC5jUTWittUtiCokfxv6706ikL65px5KxiN1Mg4