Evlenme hazırlığı içindeki çift, trafik kazasında ölüp, cennete gitmişler. Damat adayı durumlarını görevli meleğe anlatarak, cennette evlenip evlenemeyeceklerini sormuş. Görevli melek de "Bir bakayım" demiş. Aradan üç ay geçtikten sonra, görevli melek gelmiş ve mağdur çifte sevinçli haberi vermiş:
- Her şey ayarlandı, artık sizi evlendirebiliriz!..
- Şey, biz düşündük de; acaba evliliğimiz yolunda gitmezse, boşanabilir miyiz?
Görevli melek çok kızmış ve demiş ki:
- Yahu siz manyak mısınız? Cennette nikâhınızı kıydırabilmek için, tam 3 ay dolaştıktan sonra zar zor bir nikah memuru bulabildim. Avukat bulmak ne kadar sürer, hiç tahmin edebiliyor musunuz?
NİYE AÇIYORSUN?
Bir gün otobüs durağında biriken insanlar, tek sıra olmuşlar otobüsün gelmesini bekliyorlarmış. Birinci sırada dar etekli bir kadın, ikinci sırada ise Temel varmış. İstanbul Büyükşehir Belediyesine ait bir otobüs gelmiş. Dar etekli kadın otobüs merdivenine ayağını atmış, ne var ki; eteği dar olduğu için bir türlü binememiş, elini arkaya atıp bir düğme çözmüş; yine otobüse binmeyi denemiş; olmamış, bir düğme daha çözmüş; yine binememiş. Herkes bağırıp çağırırken, Temel kadını kucakladığı gibi otobüsün bir köşesine bırakmış. Otobüs hareket ettikten beş dakika sonra, kadın Temel'in yanına gelip sitem etmiş:
- Beyfendi, sen benim kocam mısın da; beni kucaklıyorsun?
Temel de şu cevabı vermiş:
- Ula, sen benim karım mısın da; benim pantalonum düğmelerini açıyorsun?
YAZIK
Temel satılık papağanları inceliyormuş. En pahalı papağanın önünde durarak sormuş:
- Abi bunlar nece konuşuyor?
Dükkân sahibi bir müşteri bulmanın sevinciyle ellerini ovuşturak saymaya başlamış:
- İngilizce, Fransızca, Almanca...
- Peki, bunun fiyatı ne kadar?
- 500 Lira.
- Lazca biliyor mu?
- Bilmiyor.
Temel papağanın gagasını okşamış ve demiş ki:
- Vah garibim!.. Bu burunla yazık!..
ALDIĞIMIZ FİYATA
Bu Bir Osmanlı Hikayesi
27 sene süren kanlı savaşlarla alınan ve uğrunda 50.000’den fazla şehid verilen Girit Adasında, tam 200 sene sonra, Yunanlıların ve batılı devletlerin kış kırtmaları neticesinde isyanlar başladı. Hatta yerli Rumlar 2 Eylül 1866 günü adayı Yunanistan’a ilhak ettiklerini ilan ettiler. Bunun üzerine Osmanlı hükûmeti bu isyanı bastırmak için hemen adaya askeri birlikler gönderdi. Bu sırada Paris’te Milletlerarası fuar açılışı vardı ve bu münasebetle Fransa İmparatoru III. Napolyon, Sultan Abdülaziz’i de davet etmişti. Abdülaziz Han, bu daveti kabul etti ve Osmanlı tarihin de ilk defa yurt dışına resmi gezi yapmak üzere 21 haziran 1867 günü İstanbul’dan hareket ederek vapurla Fransa’nın Marsilya şehrine, oradan da trenle Paris’e gitti. Yanında Sadrazam Keçecizade Fuad Paşa da bulunuyordu. III. Napolyon, Abdülaziz Han’ı büyük bir merasimle karşıladı. Birkaç gün sonra padişahın şerefine bir ziyafet verdi. Bu ziyafet esnasında bir ara Fuad Paşa, III. Napolyon’a, Yunanlıların Girit’te alçakça hareketlerinden ve kanlı savaşlardan bahsedince III. Napolyon:
-Paşa Hazretleri, başınıza dert olan şu adaya müşteri bulup satsanız olmaz mı? diyerek nükte yapmaya kalkışınca,
Fuad Paşa:
-İmparator Hazretleri, bu güzel bir fikir, deyince III. Napolyon:
-Öyleyse kaça satarsınız? dedi.
Fuad Paşa, bu suale karşılık, İmparatorun suratına şamar gibi inen şu cevabı verdi:
-Aldığımız fiyata Ekselansları...III. Napolyon beklemediği bu cevap karşısında şaşkına dönerek susmayı tercih etti. Çünkü Girit’in 27 sene süren kanlı savaşlarla Osmanlı’nın kanı pahasına alındığını biliyordu.
|