DOLAR 35.77 ₺
EURO 37.40 ₺
STERLIN 44.65 ₺
G.ALTIN 3,213.31 ₺
Ç.ALTIN 5,219.53 ₺
BİLEZİK 2,911.45 ₺
BTC 104,641.56 $
ETH 3,153.13 $
BİST 10,082.10

Tekin Sönmez

Tekin Sönmez

Bu C.H.P Varken, Bu A.K.P Gitmez!

Yayınlama: 10 Ekim 2018 Çarşamba 19:17 Okunma: 2572

      İçi fokur-fokur kaynayan bir Ana Muhalefet Partisi varken, neden gitsin ki? Hesap sormasını bilmeyen bir Ana Muhalefet Partisi varken, niye gitsin? Halkın güvenmediği bir Ana Muhalefet Partisi varken, hangi sebeple gitsin?

     Değerli okuyucularım,  Geçmişini iyi bildiğim için, Cumhuriyet Halk Partisi’ni iyi tanıdığımı sanıyorum.

     Atatürk’ün (O zaman henüz Mustafa Kemal idi) bir “Halk Fırkası” olarak kurduğu ve adlandırdığı bu parti, daha sonra oluşacak demokratik hayatın bir mayası olmuştu.

    1946 yılında yapılan ilk seçimlerde, seçime kattığı hilelerle adı kötüyü çıkınca, daha sonraki seçimlerde bu izi silemedi ve hep kaybetti.

                                           CHP KAYNAMAYA BAŞLADI

    Tek başına iktidar olan Demokrat Parti’nin döneminde de, partinin Başkanı olan İsmet İnönü, bir taraftan iktidar partisi ile uğraşırken, bir taraftan da kendi partisi içinde ortaya çıkan muhaliflerle uğraşmak zorunda kalmıştı.

     Dönemin Kasım Gülek, Kemal Satır, Faik Ahmet Barutçu, Nihat Erim, İsmail Rüştü Aksal ve diğer ağır topları, siyaset sahnesinde boy gösteren ünlülerdi. Parti daha o zaman,  içinde oluşan tepkilerle “parti içi muhalefet” yapan bir parti konumundaydı.

     Demokrat Parti’yi deviren 27 Mayıs darbesinin müsebbibi olarak gösterilen CHP, bu imajı bir türlü silemeyince geçen zaman içinde tek başına iktidar olamadı. Ancak, kurulan kimi koalisyonlara katıldıysa da, bu koalisyonlar sırasında bile parti içindeki muhalif hareketler devam etti.

      1971 yılına gelindiğine, Genel Sekreter Bülent Ecevit, kıvrak bir manevrayla, iki sene sonra hayatını kaybeden İsmet İnönü’yü hem partiden, hem de siyasetten uzaklaştırdı.

     Yeni dönemde de parti içi çalkantılar hiç bitmedi. O sebeple, karşısında olan Adalet Partisi (Süleyman Demirel), tek başına iktidar oluverdi.

    Nedense, CHP içinde bir birlik ve bütünlük sağlanıp, muhalefetin kendi içinde değil, dışarıya (iktidara) karşı yapılması lazım geldiği bir türlü anlatılamadı.

    1980 darbesiyle kapatılan CHP, 10 yıl sonra tekrar açıldı, ancak huylu huyundan vazgeçmiyordu. O kadar ki, bu kötü huy ve bozgunculuk CHP’yi bölüyor ve Erdal İnönü’nün Sosyal Demokrat Halkçı Parti’sinin (SHP) ve Bülent Ecevit’in Demokratik Sol Parti’sinin (DSP) kurulmasına sebep oluyordu.

     Zaman geçiyor. Kendi içindeki hizipleri bir türlü bitiremeyen CHP, Murat Karayalçın, Altan Öymen, Deniz Baykal  gibi Genel Başkanlar değiştiriyor, son Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu döneminde bile, huyundan hiçbir sapma olmadığını ve hep karışık bir parti olduğunu kanıtlıyordu.

                                                 SON DÖNEMDE CHP

      DSP ve SHP, zaten fazla olmayan oylarını iyice kaybedip soldaki meydan CHP’ye kalırken, CHP bu tek başına kalma imkanını kullanamıyor. Çünkü, 2001 yılında kurulan Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP), 2002 seçimlerinde oyları silip süpürüyor, CHP’yi yine yaya bırakıyordu.

     CHP kurmayları ve bu partiye gönül verenler, ta 1923’den beri ayakta kalabilen tek parti olarak, biz neden hep kaybediyoruz? Nerede hata yapıyoruz? Diyerek kendilerini hiç sorgulamadılar. Sorgulamak biryana, parti içi didişmeye davam ettiler.

    İyi ve eski bir siyasetçi olarak bilinen, Partinin Kemal Kılıçdaroğlu’ndan önceki Genel Başkanı olan Deniz Baykal’ın iki önemli hatası, partiyi bir daha belini doğrultamaz hale getirdi.

     Bunlardan birincisi,  Meclise sokulmayan AKP Genel Başkanına Meclise girme imkanını sağlaması, ikincisi ise uçkuruna sahip olamamasıdır. O, bu hatasının bedelini, Genel Başkanlığı kaybederek ödedi, ancak onun ayrılmasıyla da CHP’de sular durulmadı. Hizipçilik, bozgunculuk hap devam etti.

                          KEMAL KILIÇDAROĞLU DA, TOPARLMAYAMADI

     Son Genel Başkan olan Kemal Kılıçdaroğlu da, parti içinde yeni bir dirlik düzenlik sağlayamadı. İktidar partisinin içindeki olumlu dayanışma ve lidere bağlılık CHP’de görülmedi. Bu da, iktidarın işine yaradı.

    Muharrem İnce ile Genel Başkanlık yarışına giren, daha sonra da onu kerhen Cumhurbaşkanı adayı gösteren Kemal Kılıçdaroğlu, İnce ile olan kavgasını sürdürürken, Parti % 20-25 oydan öteye gitmedi, gidemiyor.

     Kılıçdaroğlu’nun hataları, yalnız bununla sınırlı değil. Son seçimde Haluk Pekşen, Hüsnü Bozkurt, Barış Yarkadaş, Eren Erdem ve onlar kadar kıymetli ve parti için gerekli olan kimilerini aday göstermemesi, parti içi didişmeyi artırırken, AKP’yi sevindirdikçe sevindirdi.

     Hele, CHP’li Edirne Belediye Başkanı’nın Atatürk heykelinin yanına Umumi Hela yaptırması, yine CHP’li Mudanya Belediye Başkanı’nın CHP yanlısı bir TV kanalına Mudanya’da izin vermemesi ve benzerleri, CHP’nin neden iflah ve iktidar olamadığın ve seçim kazanamadığını göstermesi bakımından ilginçtir. 

    Ayrıca,  çok sayıda imza toplanarak yapılması istenen Kurultayı yaptırmaması, onun seçimden kaçtığını ve bir daha seçilemeyeceğini göstermesi bakımından çok ilginçti.

   Kılıçdaroğlu bu hareketiyle, partiyi derleyip toplamak bir yana, daha çok dağılmasına, daha çok hizipleşmenin olmasına ve iktidardan uzaklaşmasına sebep oldu.

    Değerli okuyucularım, Kemal Kılıçdaroğlu, kişilik olarak düzgün bir insan. Her söylediği doğru ve bir anlam ifade ediyor. Kendisini, her seferinde dikkatle izliyorum ve sözlerini doğru buluyorum. Ancak, partisine hakim bir komumda değil. İktidar partisi, özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan onun sözlerini ciddiye almıyor. Çünkü, ifadelerinde etkili olamıyor. O nedenlerle, AKP onun değişmesini istemiyor.

     Hülasa, bir umut gibi görünen Muharrem İnce, partinin başına geçemediği, dirayetli başka bir Genel Başkan da çıkarılmadığı için, CHP muhalefetine devam edecektir.

     Sözün kısası, bu CHP varken, bu AKP gitmez. Benim korkum, CHP’nin Ana Muhalefet’ten düşmesidir.

 

 

 

 

google-site-verification=uSnnSC5jUTWittUtiCokfxv6706ikL65px5KxiN1Mg4