Beyaz göçmenin birisi Kanada'nın uçsuz bucaksız ormanlarında bir kulübe yapmış, kışa hazırlanıyordu.
Tam odun keserken bir Kızılderili geçiyordu:
- "Hey Kızılderili", diye seslendi, "Kış nasıl olacak?"
Kızılderili: "Soğuk" dedi ve yoluna devam etti.
Yerlilerin doğa bilgisine büyük güven duyan göçmen epey endişelendi ve her ihtimale karşı daha fazla odun kesti.
Akşam Kızılderili tekrar geçerken:
- "Hey arkadaş", diye beyaz göçmen bir kez daha seslendi. "Kış gerçekten çok mu soğuk geçecek?"
Kızılderili: "Çok hem de çok soğuk", dedi ve yoluna devam etti.
Göçmen artık fena halde korkmuştu. Çılgınlar gibi odun kesip istifledi.
Ertesi sabah Kızılderili geçerken seslendi:
"Bu kış, insan oğlunun yaşayamayacağı kadar soğuk olmak!"
Bütün gece, durmadan odun kesmiş ve nefes nefese kalmış olan adam sordu: "Nereden biliyorsun?"
Kızılderili: - "Eski bir Kızılderili sözü var, - Beyaz adam çok odun kesmek, kış çok çok soğuk olmak -"
ŞEYTANI ÜZEN ŞEYLER
Allah dostlarından birisi Hac mevsiminde insan kılığına girmiş olan İblis'i Arafat'ta gördü. Zayıflamış ve benzi solmuş, gözü yaşlı ve kamburu çıkmış olarak perişan bir haldeydi. İblis'i tanıyan Allah dostu ona sordu:
- Niçin gözün yaşlıdır? Kim ağlattı seni?
- Ticaret yapmak fikri olmadan, sırf Allah rızası için Hac yapmaya gelenlerin, arzularının Allahü teala tarafından kabul edilmesinden korktum. Onun için ağlıyorum.
- Peki, seni zayıflatan nedir?
- Hacıları getiren atların inlemeden, kişneyerek gelmelerine üzüldüm. Halbuki benim yoluma gidenleri böyle götürselerdi, sevincim çok artardı.
- Ya benzini solduran nedir?
- Müslümanların ibadetlerine devam etmeleri ve birbirleriyle yardımlaşmaları. İsyanda yardımlaşsalardı, sevincim artardı.
- Seni çökertip, belini büken nedir?
-Kulların, 'Ya Rabbi! Senden son nefeste imân-ı kâmil ile ölmemi istiyorum' diye yalvarmasıdır. Halbuki ben onları, kendi işlerini ve ibadetlerini beğendirip, imansız gitmeleri için çalışmaktayım. Allah'a böyle yalvaranların, benim bu iş için çalıştığımı anlamalarından korkuyorum.
|