Sakın inanmayın. Sizinle ya da arayan kişiyle görüşmek istemiyor, kaçıyor. Sekreterine sıkı sıkı tembihte bulunup, “Beni arayanlar çok mühim değilse, toplantıda olduğumu söyle” diyor ve görüşmüyor.
Değerli okuyucularım, Adam, hak etmediği bir koltuğu kapıyor. Yani, o göreve layık değil, ama bir yerlere yandaş olmak ona bu koltukta oturma şansını vermiş.
Kapısında, Müdür ya da Başkan yazıyor. Genel Müdür veya benzeri yüksek dereceli unvanlar da olabilir. Kişi, o Koltuğu o kadar benimsiyor ki, hiç kalkmayacakmış gibi davranıp, insanlara yükseklerden bakıyor ve argo deyimle havasını atıyor.
MÜDÜR TOPLANTIDA
Tepeden bakmanın en ilginç örneği çok kere, kendisiyle görüşmek isteyenleri seçmesi. İşgal ettiği o makama gelenleri, dertlerini dinlemeden, hatta yüzlerine bile bakmadan yardımcılarına ya da astları konumundaki kişilere gönderiyor. Bunu, varsa sekreteri vasıtasıyla yapıyor ve ziyaretçisi ile hiç görüşmüyor.
Hakkını yemeyelim. Eğer kendisini o koltuğa oturtan kişiden bir mektup ya da telefon almışsa veya ziyaretçi ona göre daha yüksek ve önemli bir yerden gönderilmişse, gelenin işi kolay. Onu kabul ediliyor ve işi görülüyor. Aksi halde, astlarına gönderilip ya da ters-yüz edilip mevzuata bile bakılmadan, gelen adeta kovuluyor.
Öte yandan makam sahibi telefonla aranırsa, telefona bakan tembihli sekreteri, kendisinin toplantıda olduğunu söylüyor. “Ne zaman çıkacağı belli değil” demeyi de ihmal etmiyor. Yani, “Bir daha arama” demek istiyor.
O kişi yılmayıp tekrar arasa da, Sekreter Müdürün ya da Başkanın toplantısının bitmediğini ve ne zaman biteceğini bilmediğini söyleyip, başka zaman aramasını öğütleyebiliyor.
Hemen belirteyim, bu yalnız devlet katındaki makamlarda değil, özel sektörün makamlarını işgal eden megaloman Müdür ya da Başkanlarda da görülüyor. Genel Müdürler, zaten erişilmez kişiler(!)
Eğer başınıza böyle bir olay gelir de, Müdürün yakınlarından ve ona sözü geçenlerden bir referansınız da yok ise, Müdürü artık aramayın. O, toplantıdan toplantıya koşar ve toplantılardan hiç çıkmaz. Ta ki, siz aramakta yoruluncaya kadar.
BANA, MERHUM HALİS BEY ANLATMIŞTI
Halis Kurtça, İstanbul Milli Eğitim Müdürü iken Galatasaray Li sesi Müdürünü telefonla aratıyor. Sekreter, “Müdür Bey toplantıda” diyor.
Halis Bey, bir saat sonra tekrar aratıyor ve aynı cevabı alıyor. Sık aralıklarla gün boyu aynı cevabı alınca, arabasına atlayıp okula gidiyor. Öğreniyor ki, Müdürün o gün hiçbir toplantısı olmamış. Lakin Müdür o sırada odasında da olmayıp, sekreteri dalgınlıkla tekrar “Müdür Bey toplantıda” deyince, Halis Bey, “Toplantıyı kesip, hemen gelsin” diyor O sırada tuvalette olan ancak Galatasaray Lisesi gibi önemli bir okulun Müdürü olduğunu düşünen Müdür, nihayet emri algılıyor ve çıkıp geliyor.
Halis Bey, ”Bu duruma çok kızdım ve başka kusurları da olan Müdürü, aynı gün ve hemen görevinden aldım.” diyordu. Bu anısını da bana, o gün duyduğu öfke ve heyecanla anlatıyordu.
DÜZGÜN HARETEKT EDENLER DE VAR
Değerli okuyucularım; Bu unvan gurubu içinde, düzgün hareket edip, makamının hakkını verenler de var.
Onlar ki, yanlarına kem gelirse gelsin, kabul edip derdini dinleyebiliyor. Sorunu çözüyor ya da işi, hangi birimde ya da kişi ile ilgili ise oraya gönderiyor. Hatta talimat verip, gelenin derdine çare olabiliyor.
Böyle olanlar, kendilerine teslim edilen makamın hakkını verebiliyor. Ve, o makama layık olduğunu gösteriyor.
Burada önemli bir hususu belirtmeliyim. O kişileri bu görevlere getiren yetkililer, bu sevimsiz ve tepeden bakan uygulamayı çok iyi bildikleri halde bunun önüne geçmiyorlar. Belki de, geçemiyorlar.
Seçim yaklaştığında oy peşine düşen siyasiler de, vatandaşın devlet kapısında bu şekilde horlandığını çok iyi bildikleri halde, bunun çaresini aramıyorlar.
Tekraren ifade edeyim ki, bir makam sahibini telefonla ya da yanına bizzat giderek aradığınızda Sekreterin ya da görevli memurun “Toplantıda!” demesine sakın inanmayın. O kişinin, o göreve nasıl getirildiğine bakın.
Bu iktidar döneminde, makam sahiplerinin tamamına yakınının yandaş ve yalakalardan seçildiğini ve o makamlara layık olmayan kişiler olduğunu da sakın unutmayın.
Bendeniz böyle bir durumla karşılaştığımda, o kişinin odasının kapısını mutlaka açıyorum. Aldığım cevap doğru ise, sözüm olmuyor. Çünkü, pekala toplantıda ya da Müdür başka bir işinin peşinde olabilir. Ancak, işin içinde kandırmaca ve yalan beyan varsa, pek tabii ki tepkimi koyuyorum.
Böyle bir davranış, oturduğu koltuğu hak etmeyen ya da hazmedemeyen o makam sahibine karşı nezaketsizlik sanılmamalı, çünkü doğru olan bu,