Ahirette sorgu sırasını bekleyen iki adam birbirleriyle konuşmaya başlamışlar. Birinci adam sormuş:
- Sen nasıl öldün?
- Donarak öldüm.
- Kötü bir ölüm olsa gerek. Donarak ölmek nasıl bir şey?
İkinci adam anlatmaya başlamış:
- Şey, başlangıçta çok rahatsız edici. Titremeye başlıyorsun, bütün el ve ayak parmakların ağrımaya başlıyor. Ama sonrası, ölmek için çok sakin bir yol. Vücudun uyuşuyor, adeta boşluğa sürükleniyorsun, tıpkı uykuya dalmak gibi. Peki ya sen? Sen nasıl öldün?
- Kalp krizi geçirdim. Karımın beni aldattığından emindim. Bir gün ansızın beklenmedik bir saatte eve döndüm, yatak odasına koştum, karımı orada yapayalnız örgü örerken buldum. Sonra bodruma koştum, ama kimseyi bulamadım. İkinci katta da kimse yoktu. Sonra hızla çatı katına vardığımda kalp krizi beni buldu. Oracığa yığıldım ve öldüm. Aynen böyle.
İkinci adam üzgün bir ses tonuyla demiş ki:
- Berbat bir şey bu, sadece bir an mutfakta durup buzdolabına bakmayı akıl edebilseydin; şimdi ikimiz de hayatta olacaktık!..
HAVLAYACAK DİYE ÖDÜM KOPTU
Doğuma girmek üzere olan kadına hemşire sormuş:
- Kocanızın da doğumda bulunmasını ister misiniz?
- Eee hayır, esasında ben evli değilim.
- Peki, erkek arkadaşınız var mı?
- Erkek arkadaşım da yok.
Hemşire merakla yeniden sormuş:
- Eee peki, bu işte ortak olan şahsı ister misiniz?
Hamile kadın cevap vermiş:
- Üzgünüm, kimseye bağlı değilim ve yalnız kalacağım...
Doğum gerçekleşmiş ve hemşire müjdeyi vermiş:
- Tebrik ederim hanımefendi, çok sağlıklı bir kızınız oldu!..
- Oh Tanrım, ne kadar mutluyum!.. Kızımı görebilir miyim?
- Elbette, ancak görmeden önce bilmeniz gereken bir sey var...
Kadın korku ve endişeyle sormuş:
- Nedir? Lütfen soyleyin; bir sorun mu var yoksa?
- Eee, bir sorun mu? Bilmiyorum, ama bebeğinizin teni biraz koyu, yani açıkca söylemek gerekirse; bebeğiniz aslında zenci.
Kadın başını öne eğmiş ve üzüntüyle konuşmuş:
- Ahhh ah, nasıl anlatsam? Bir işim ve güvenebileceğim bir kimsem yoktu; ne aile ne arkadaş. Gidecek bir yerim de yoktu. Çok kötü durumdaydım. O yüzden geçen yıl bir porno filminde oynamayı kabul etmek zorunda kaldım. Başroldeki erkek de bir zenciydi. Yapacak bir şeyim yoktu.
Hemşire anlayış ve şefkatle başını sallamış:
- Anlıyorum sizi. Yaşadıklarınız beni ilgilendirmez. Özel hayat sonuçta. Lütfen kusurumu bağışlayın, ama bir nokta daha var.
- Lütfen çekinmeyin hemşire hanım, söyleyin; başka bir şey mi?
- Şeyyy, bebeğiniz çok güzel; lepiska gibi sapsarı saçları var.
- Bakın hemşire hanım, gerçekten zor günlerdi. Oynamayı kabul ettiğim film tam bir hard pornoydu. Filmde sadece zenci yoktu. Bir tane de İsveçli vardı; bir öğrenciydi, tıpkı benim gibi parasız kalmıştı...
- Pardon hanımefendi, üstüme vazife değil ama, belki bilmek istersiniz, bir şey daha var; bebeğin gozleri de çekik.
- Hayat bana hiç acımadı. Zor bir filmdi gerçekten. Bir erkek daha vardı; bir Çinli göcmen... Belki beni yadırgadınız, ama ne yapayım? Yapacak başka bir şeyim yoktu.
- Sizi anlayışla ve saygıyla karşılıyorum. Üzmek istememiştim. İsterseniz artık bebeği görebilirsiniz.
Hemşireyle birlikte bebeğin yanına gitmişler. Kadın mışıl mışıl uyumakta olan bebeğin yüzüne bir tokat çakmış. Bebek de çığlık çığlığa ağlamaya başlamış. Hemşire bu duruma tepki göstermiş:
- Hanımefendi, aklınızı mı yitirdiniz? Uyuyan bebeğe neden vurdunuz?
Kadın sevinçle cevap vermiş:
- Yok bir sey, takma kafana. Yalnız sana bir şey söyleyeyim mi? Havlayacak diye ödüm koptu!..
Zekicefıkralar.com
|