ads
DOLAR 39.10 ₺
EURO 44.46 ₺
STERLIN 53.04 ₺
G.ALTIN 4,202.26 ₺
Ç.ALTIN 6,885.03 ₺
BİLEZİK 3,840.46 ₺
BTC 111,154.66 $
ETH 2,667.79 $
BİST 9,356.04
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce

Tekin Sönmez

Tekin Sönmez

ÇOK SORULAN BİR SORU, Hac’cın Yapıldığı Yerde, Kurbanı Kesmek Şart mı?

Yayınlama: 5 Kasım 2019 Salı 14:53 Okunma: 2441

Hacı olmak için Mekke’ye giden her Müslüman, orada bir de kurban kesiyor, daha doğrusu vekaletle kestiriyor. Kurbanın, o topraklarda kesilmesi acaba şart mıdır? Ülkesine döndüğünde kestirse, olmaz mı? Bu konu, çokça tartışılıyor. Dini hükmünü araştırdım.

      Değerli okurlarım; Bu gün size, çok merak edildiği için araştırdığım dini bir konuyu, daha doğrusu sorulan bir soruyu cevaben anlatmaya çalışacağım. İlginiz olursa, bilginiz de olsun.

         Soru şu; “Hac’ca gidenlerin Mekke topraklarında kestiği kurban, dönüşlerinde kendi memleketlerinde kesilse olmaz mı?”

         Daha açık bir anlatımla, “Diyanet’in açıklamalarına da bakılarak, hac bölgesinde iken yapılan kurban kesimi, öteden beri yapılan ve gelenek haline gelen bir uygulama sayıldığı için, bunun aksine kesim güvencesinin sağlanması ve ibadetin kolaylığı bakımından, hacının ülkesine dönüşünde yapılamaz mı?” diye çok soruluyor.

     O topraklara bendeniz de gidip-geldiğim ve bu uygulamaya katılıp tanık olduğum için, konuyu etraflıca araştırdım.

                                KUR’AN-I KERİM, NE DİYOR?

     İlk başvuru kaynağımız, şüphesiz kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim oluyor. Kur’an-ı Kerim’in 4 Suresindeki toplam 12 ayetinde, kesim mahallinden değil, sadece kurbandan söz ediliyor. Bu 4 Sureden biri olan ve Hac Suresi adını taşıyan Surenin 26 ve 27’nci ayetleri de kesim mahallinden değil, sadece kurbandan söz ediyor.

    Kur’an’ın en büyük ( en uzun) Suresi olan Bakara Suresi’nin 196’ncı ayeti ise, bizim bu günkü konumuzu (sorumuzu) kapsıyor.

   Yaptığım araştırmaya göre, Diyanet İşleri Başkanlığı ve Diyanet Vakfı dahil, tam 20 İlahiyatçı Müslüman Türk birer Kur’an-ı Kerim Meali hazırlamışlar. Yani, Kur’an-ı Kerim’i yorumsuz Türkçeye çevirmişler. Meallerin, bu konuyu içeren tamamını okudum.

     Meallerin birbirinden farkı, aynı anlama gelen değişik cümleler kurmalarıdır. Bakara Suresi 196’ncı ayet için yaptıkları çevirilerde Allah’ın emri, mealen ve ezcümle şöyle ifade ediliyor.

   “Haccı ve Umreyi, Allah için tam yapın. Engellenirseniz, kolayınıza gelen bir kurban gönderin.”

   Değerli okurlarım, Bu konuda eskiden olan yol kesme gibi bir engelleme artık yoktur. Zaten, gidiş-dönüşlerde karayolu da kullanılmamaktadır. Ayet, devam ediyor.

   “Kurban mahalline ulaşıncaya kadar, başlarınızı tıraş etmeyin. Lakin, içinizden hasta ve başından rahatsız olan varsa tıraş olsun, buna karşılık, oruç tutup, sadaka verip ya da kurban keserek borcunu ödesin.”

    Değerli okurlarım, Yüce yaradan, kurban kesmenin hükmünü (sebebini) burada açıkça belirtiyor. Ayet, devam ediyor.

   “Hacdan önce Umre yapan kişi, mali gücüne göre bir kurban kessin.”

    İşte, önemli bir sorumluluk burada başlıyor. Hac ile birlikte ve hacca niyetlenmeden önce ve de aynı zaman içinde Umre de yapılırsa, buna “Temettü Haccı” denir ki, bizim halkımız bu yolu seçer.  İşte Yüce Yaradan, bu durumda bir kurban kesilmesini emrediyor. Ayet, devam ediyor.

     “Kurbanı bulamayanın, hac sırasında 3, memleketine döndüğünde 7 gün olmak üzere, toplam 10 gün oruç tutması yeterlidir.”

                            MEMLEKETE DÖNÜŞTE KURBAN

      Değerli okurlarım, İşte, konumuz burada biraz daha açıklık buluyor ve Yüce Yaradan haccedenlerin, kendi topraklarına (oturdukları yerlere) döndüklerinde de borçlarını ödeyebilecekleri ve zımnen kurbanı kesebileceklerine hükmediyor ya da ruhsat veriyor.

    Bu ayet ve açıklamalarından anlıyoruz ki, Harem bölgesinde (Haccın yapıldığı, Kabe’nin bulunduğu yerde) kurbanın kesilmesi uygun ise de, kimi zorunlu sebeplerle hacının bu kurbanı, oturduğu yerde (yani memleketine döndüğünde) kesmesine de ruhsat vardır.

                                    ŞİMDİKİ UYGULAMA NASIL?

     Öteden beri hacca gidenler, bu kurbanlarının bedelini ödeyerek, kurbanın hac bölgesinde ve gıyaplarında kesildiğini biliyorlar. Biliyoruz.

      Haccın yapıldığı ülkenin isteği ve İslam Kalkınma Bankası’nın araya girmesi  ile, Harem bölgesinde (Mekke/Mina) hazırlanan büyük ve modern kesimhanelerde kurbanların kesildiği ve etlerinin yoksul ülkelere gönderildiği bildiriliyor.

     Şimdi, yazıma sebep olarak gelen soruları, kısaca sıralayalım.

  • Her hacı için, acaba bir kurbanlık var mı ve kesiliyor mu?

  • Bunun doğruluğu, nasıl denetleniyor?

  • Hacı, parayı vermekle bunun sorumluluğundan kurtulmuş oluyor mu?

  • Arabistan’ı ve bu kutsal mekanı yöneten ailenin yaşam tarzına, dünya kamuoyunca bilinen tavrına ve İslam’a olan bakış açısına bakılarak, bu konuda kendilerine güven duyulabilir mi?

 

KENDİ TOPRAĞIMIZDA KURBAN

    Değerli okurlarım;  Adı üzerinde, özellikle Kurban Bayramı’nda ve yerine göre başka zamanlarda kurban kesmenin, dinimizce Vacip ya da Sünnet olduğu hükmü sürekli tartışılırken, Hacda kesilen kurbanın da tartışma konusu yapılmasını doğru bulmuyorum.

    Ne var ki, açık deliller karşısında, fazlaca yoruma sapmadan hacıların memleketlerine dönüşlerinde ve kendi topraklarında bizzat yaparak ya da gözlemleyerek kurbanı kesmelerinin de uygun, yani ruhsatlı olacağını söyleyebilirim.

    Bu konuda Diyanet İşleri Başkanlığı’nın, gereksiz yorumlara gitmeden bir kolaylık, bir çare düşünüp düşünmediğini, doğrusu çok merak ediyorum.

     Çünkü, gerek Bakara Suresi 196’cı ayeti, gerekse yukarıdaki soruları ve benzerlerini düşünen halkımız, haklı olarak bu konunun açıklığa kavuşmasını istiyor.

     Bendeniz ilahiyatçı değilim, ama içinde bulunduğum ve o havayı iyice kokladığım cihetle,  bu araştırmayı yaptım.

    Aksini düşünüp de kanıtlayan varsa, elbette saygı duyarım.