İş bağlantıları kurma umuduyla geziye cıkan bir firma temsilcisi, taşrada bir otele gelmiş. Otelin müdürü ona en iyi odayı vermiş. Temsilci tam uyuyacakken, yastığın üzerinde bir tahtakurusu görmüş ve başlamış bağırmaya:
- Bu ne rezalet, ne biçim otel bu? Yastığın üstündeki şu tahtakurusuna bakın!..
Ses gitgide yükselince, otelin müdürü koşmuş odaya:
- Efendim, boşuna telaşa kapılmayın, alt tarafı bir tahtakurusu bu.
- Kör değilim ya; görüyorum tahtakurusu olduğunu! Siz bunu normal mi buluyorsunuz?
- Rica ederim efendim, abartılacak bir şey değil bu. Üstelik gördüğünüz ölü bir tahtaturusu.
Firma temsilcisi, kasabada başka otel olmadıgı için, ister istemez kalmış odada. Ertesi sabah erkenden asağı inen firma temsilcisini, otel müdürü güleç bir yüzle karşılamış:
- Günaydın efendim, rahat uyudunuz mu?
- Hayır, hiç uyuyamadım.
- Neden uyuyamadınız ki?
- Hani o ölü tahtakurusu vardı ya? Cenazesi beklenmedik ölçüde kalabalık oldu!..
ŞAKACIKTAN DEMİŞ
Temel Reis, takasının içinde oturmuş, Tanrıya yalvarıyormuş:
- Allahım, şansımı bol et!.. Bugün tuttuğum ilk balığı bir fakire vereceğim!..
Oltasını atarak, beklemeye başlamış, neden sonra oltayı çekip bakmış ki; oltanın ucunda koskocaman bir balık. Temel Reis, kendi kendine şöyle demiş:
- Haçan bu koskoca balık da fakire verilir mi da!..
Balık bir çırpınışta oltadan kurtulmuş ve denize atlamış. Temel Reis çok üzülmüş:
- Allahım, ben şakacıktan demiştim da!..
ALDIĞIMIZ FİYATA
Bu Bir Osmanlı Hikayesi
27 sene süren kanlı savaşlarla alınan ve uğrunda 50.000’den fazla şehid verilen Girit Adasında, tam 200 sene sonra, Yunanlıların ve batılı devletlerin kış kırtmaları neticesinde isyanlar başladı. Hatta yerli Rumlar 2 Eylül 1866 günü adayı Yunanistan’a ilhak ettiklerini ilan ettiler. Bunun üzerine Osmanlı hükûmeti bu isyanı bastırmak için hemen adaya askeri birlikler gönderdi. Bu sırada Paris’te Milletlerarası fuar açılışı vardı ve bu münasebetle Fransa İmparatoru III. Napolyon, Sultan Abdülaziz’i de davet etmişti. Abdülaziz Han, bu daveti kabul etti ve Osmanlı tarihin de ilk defa yurt dışına resmi gezi yapmak üzere 21 haziran 1867 günü İstanbul’dan hareket ederek vapurla Fransa’nın Marsilya şehrine, oradan da trenle Paris’e gitti. Yanında Sadrazam Keçecizade Fuad Paşa da bulunuyordu. III. Napolyon, Abdülaziz Han’ı büyük bir merasimle karşıladı. Birkaç gün sonra padişahın şerefine bir ziyafet verdi. Bu ziyafet esnasında bir ara Fuad Paşa, III. Napolyon’a, Yunanlıların Girit’te alçakça hareketlerinden ve kanlı savaşlardan bahsedince III. Napolyon:
-Paşa Hazretleri, başınıza dert olan şu adaya müşteri bulup satsanız olmaz mı? diyerek nükte yapmaya kalkışınca,
Fuad Paşa:
-İmparator Hazretleri, bu güzel bir fikir, deyince III. Napolyon:
-Öyleyse kaça satarsınız? dedi.
Fuad Paşa, bu suale karşılık, İmparatorun suratına şamar gibi inen şu cevabı verdi:
-Aldığımız fiyata Ekselansları...III. Napolyon beklemediği bu cevap karşısında şaşkına dönerek susmayı tercih etti. Çünkü Girit’in 27 sene süren kanlı savaşlarla Osmanlı’nın kanı pahasına alındığını biliyordu.
|