Yeni mezun bir doğum doktoru, kasabada muayenehane açmış. Birkaç gün sonra biri gelmiş, onu doğuma çağırmış. Ertesi gün eve dönen doktoru, karısı merakla karşılamış:
- Nasıl oldu?
- Ah sorma, iyi değil. Çocuk ters geliyordu. Forsepsle almak zorunda kaldım. Fakat bir türlü çıkmadı, parçalandı. Bir saat sonra da annesi öldü.
- Vah vah, zavallı baba kimbilir ne kadar perişandır?
- O da öldü.
- Anlayamadım, nasıl o da öldü?
- Forsepse dayanmış, bütün gücümle çekiyordum. Çocuğun bacağı kopunca bütün ağırlığımla arkaya düştüm. Adamcağız arkada duruyormuş. Başı duvara çarptı, beyin kanamasından öldü.
Bir hafta sonra doktoru yine doğuma çağırmışlar. Geç saatte yorgun argın dönünce, karısı sormuş:
- Doğum nasıl oldu?
Doktor sevinçle cevap vermiş:
- Gelişme var karıcığım. Bugün babayı kurtardım!..
50 KURUŞ
Avukatın biri ölmüş. Ahirette sorgulan avukat sorgu meleğine günahlarını bir bir anlatmaya başlamış:
1 - Çevreyi kirleten büyük bir sirketi, suçlu olduklarını bildiğim halde; savundum ve beraat ettirdim.
2 - Bir seri cinayet katilini, yüksek ücret ödediği için; savundum ve idamdan kurtardım.
3 - Bir çok müşteriden fahiş fiyat aldım.
4 - Parası olmayan kadınları savunmak için; onlara seks teklif ettim.
Avukatın günah listesi uzadıkça uzamış. Avukat biraz dinlenmek için konuşmasına ara verince, onu sabırla dinleyen sorgu meleği sormuş:
- Bitti mi?
Avukat telaşla söz istemiş:
- Evet, ama bu arada yaptığım iyilikler ne olacak?
Bunun üzerine bir süre düşünen sorgu meleği, avukatın amel defterine bakarak demiş ki:
- Hııımmm, dur bakalım. Bir tarihte dilencinin birine yirmi beş kuruş sadaka vermişsin.
Avukat sevinçle bağırmış:
- Evet, evet!..
- Hııımmm, bir başka tarihte boyacı çocuğa yirmi beş kuruş bahşiş vermişsin.
Avukat yine sevinçle bağırmış:
- Evet verdim!..
Bunu üzerine sorgu meleği yanındaki yardımcısına seslenmiş:
- Bu adi herifin 50 kuruşunu hemen verin ve derhal cehenneme atın!..
ACABA?
Bir makine mühendisi, bir elektrik mühendisi ve bir de bilgisayar mühendisi bir arabayla gidiyorlarmış. Yolun yarısına geldiklerinde araba bozulmuş. Makine mühendisi arkadaşlarına dönüp havasını atmış:
- Çekilin, ben hallederim!..
Arabanın altına yatmış, birkaç yere çekiç vurmuş, birkaç vida sıkmış. Arabaya binmişler, ama çalıştıramamışlar. Bu sefer elektrik mühendisi bilgiç bir tavırla seslenmiş:
- Bana bırakın!..
Kabloları kontrol etmiş, elektrik aksamına bakmış. Tekrar arabaya binmişler, ama yine çalıştıramamışlar.
Makina ve elektrik mühendisi bilgisayar mühendisine dönmüşler. Sıranın kendisine geldiğini anlayan bilgisayar mühendisi, biraz kem küm ettikten sonra demiş ki:
- Eee şey, arabadan çıkıp bir daha girsek; çalışır mı acaba?
|