Softa, namazını bitirmiş, selam verirken, komşusu olan ve onu yaptığı kötülüklerden iyi tanıyan Bektâşi, yanına iyice sokulup, "Aleyküm selam" demiş. Softanın canı fena halde sıkılmış:
- Be adam, sen de nereden çıktın? Namazımı berbat ettin.
- Selam verdin, ben de aldım.
- Yahu ben sana değil, meleklere selam verdim.
- Ben de meleğim.
- Ulan defol git şuradan! Senden melek mi olur?
- Kızma birader! Senin gibi Müslümanın benim gibi meleği olur!..
MELEKLER UÇAR MI?
Küçük kız annesine sormuş:
- Anne melekler uçar mı?
- Uçar.
- Bütün melekler mi uçar anne?
- Evet uçar.
- Peki bizim hizmetçi kız neden uçmuyor anne?
Küçük kızın annesi şaşkınlıkla sormuş:
- Hizmetçi neden uçacakmış kızım?
- Babam konusurken ona hep "Meleğim!" diyor da.
Öfkeyle yerinden fırlayan anne demiş ki:
- Ya öyle mi? O halde az sonra hemen uçar!..
MEKTUP
Bir Anadolu köylüsü olan delikanlı, evlendikten bir süre sonra askere gitmiş. Aradan bir hayli zaman geçmiş. Çakı gibi asker olan delikanlı, eşinin hamile olup olmadığını merak ederek bir mektup yazmış:
Git mektubum, var da gel,
Düşü hayra yor da gel.
Bir iken, iki olduk,
Üç olduk mu sor da gel.
Bir ay sonra karısından cevap gelmiş:
Allaha ettim niyaz,
Böyle mektup yine yaz.
Tarlan ürün vermedi,
İzinli gel, yine kaz.
SİZE DE YEMİN ETTİRDİ Mİ?
Bu Bir Osmanlı Hikayesi
Sultan Üçüncü Mustafa Han, nükteleriyle meşhur Şair Haşmet'i merak edip görmek istemiş ve bu arzusunu Koca Ragıp Paşa'ya söylemişti. Paşa da
"Efendim, Haşmet hakikaten nüktedan bir adamdır ve nedim olmaya layıktır. Ancak kendisi pek arsız ve aç gözlüdür. Korkarım ki, ihsanınıza kanmayarak sizi rahatsız eder. İstirham ederim, kendisine bir şey ihsan buyurmayınız!"dedi.i
Ertesi gün Haşmet'e arsızlık etmemesini, bir şey istememesini sıkı tenbih ettikten ve bir de yemin ettirdikten sonra onu saraya göndermiş
Haşmet huzura çıktı ve pek çok nüktedanlık yaptı.
Sarayda üç gün kaldı, fakat hiç ihsan görmedi. Üçüncü günün sonunda tekrar huzura çıktı ve veda etti. Yine ihsan görmedi. Saraydakilerle vedalaştı, yine ihsan yok. Belki çıkışta verirler ümidiyle kapıya vardı, yine ihsan yok. Ağalara göründü, ihsan yok.. Geri döndü, huzura çıkmak için izin istedi. Padişah onu kabul etti:
-Hayrola, hani gidiyordun, niye geldin? diye sordu.
Şair Haşmet yer öptü, sonra pek müteessir bir halde:
"Efendimiz", dedi. Ragıp Paşa beni buraya gönderirken bir şey istemememi tenbihle yemin ettirdi. Bende bir şey istemedim. Fakat giderken de bir ihsan çıkmayınca da merak ettim, acaba size de, Haşmet'e ihsanda bulunmayın diye yemin ettirdi mi?"
Haşmet'in bu sözünden memnun olan padişah ona umduğundan da fazla ihsanda bulunur.
|