Bir karpuz tarlası olan çiftçi, her akşam tarlasına çocukların dadandığını ve birkaç karpuzun eksildiğini farketti. Epey düşündükten sonra, tarlaya bir uyarı levhası koymaya karar verdi. "Dikkat! Karpuzlardan birde siyanür var!". Ertesi akşam karpuz yiyemeden kaçan çocukları keyifle izledi. Bir hafta sonra, çiftçi tarlasında geziyordu. Karpuzlarını kontrol ederek eksik olmadığını düşünürken gözü levhanın altına birşeyler yazılmış olduğunu farketti: "Şimdi o karpuzlardan iki tane var!.."
El yazısı
Kızın babası, erkek çocuğun babası ile konuşmaktadır: - Sizin oğlan bizim duvara işemiş. - Çocuktur, ne olur ki? - İyi ama, çişiyle bizim kızın adını yazmış. - Demek ki, bizim oğlan senin kızı seviyor. Kızın babası hiddetlenerek: - İyi ama birader, yazı bizim kızın el yazısı!...
Otobüs
Küçük kız, o gün başından geçen olayı annesine anlatıyordu: - Anneciğim, bugün okuldan dönerken otobüs birden bire fren yapınca bir kız yere yuvarlandı. Otobüste bulunan bütün arkadaşlar güldü ama ben gülmedim... - Aferin kızım, çok iyi etmişsin! Düşen çocuğu tanıyor muydun? - Bendim anne!...
Kavga Kötüdür
Okuldan bir gözü mor olarak dönünce, annesi telaşlandı: - Oğlum ne oldu gözüne? Düştün mü yoksa? - Hayır, düşmedim! Arkadaşım Orhan'la dövüştük. Ben de yarın onun gözünü şişireceğim!
Annesi yatıştırmaya çalıştı: - Sakın ha! Dövüşmek iyi birşey değil. Ben sana yarın pasta çörek vereyim. Arkadaşına da ver, barışın! Güzel güzel oynayın olmaz mı? - Olur anneciğim, barışırız. Ertesi gün, çocuk öteki gözü de morarmış olarak döndü. Annesi merakla sordu: - Yine ne oldu? - Arkadaşım yaptı, daha çok pasta, çörek istiyor!
Resim
Çocugun biri yaptığı resimlerin hepsini yeşile boyuyormuş. Annesi telaşlanıp bir doktora götürmüş. Doktor sormuş: - Neden bütün resimlerini yeşile boyuyorsun?
Çocuk cevap vermiş: - Başka boyam kalmadı!... Kaynak: Sihirli hikayeler. com Kalın sağlıcakla.
Ya Hiç Sopa Yemedin Ya Saymayı Bilmiyorsun
Akşehirliler biricik Hocalarını, yine bir Timurluk iş içjn huzura göndermişler. Nasreddin Hoca bu hayırlı işe hayır der mi? Timur’un huzuruna çıkmış ama, Hünkâr’ın da huzuru büsbütün bozulmuş. Nasıl bozulmasın, Akşehirliyi korudu, her dediğini yaptırdı, üstüne üstlük hiçbir zaman sözünü esirgemedi. Ben şimdi yapacağımı biliyorum, diyerek, hemen iki kişi çağırmış: – Tez Hoca’yı yatırın, üç yüz kırbaç şaklatın! Hoca, ölümle burun buruna geldiğini anlayıp: – Hünkâr’ım, demiş, ya saymayı bilmiyorsun ya hiç sopa yemedin!
|