Bir zamanlar “Çarşı ve Mahalle Bekçileri” zaten vardı. Kanunu da vardı. Şimdi, uygulama bir kere daha güncelleniyor. Ancak, “bu defa amaç başka” deniyor. Söylenenlere göre, siyasi iktidar kendine yeni bir silahlı güç hazırlıyor. Acaba öyle mi?
Değerli okurlarım; Geçtiğimiz hafta (11 Haziran 2020’de) TBMM’de yeni bir kanun çıkarıldı ve böylece yeni iddialar ortaya atıldı. Kanun, “Çarşı ve Mahalle Bekçileri” kanunuydu. Aslında böyle bir kanun vardı. Bu kanun, 772 numara ile 1966 yılında çıkarılmıştı.
Güncellenen yeni kanun, 18 maddeden ibaretti ancak, bir takım şüphe ve şaibeleri de beraberinde getirmişti.
Muhalefet, bu kanunla Bekçi teşkilatının iktidara yeni bir silahlı güç olacağını, özellikle kanunun 5, 6 ve 7’nci maddeleri ile Bekçilere, Polislere tanınan bütün yetkilerin verileceğini, böylece iktidar için yani bir silahlı gücün ortaya çıkacağını söylüyordu. Salt bu sebeple Anayasa Mahkemesi’ne gidiyordu.
Şimdiye kadar olduğu gibi, Anayasa Mahkemesi’nin muhalefetin itirazını dikkate alacağını sanmıyorum. Kanun, yürürlüğe girmiştir ve uygulanacaktır.
Bu kanunla böylece, silah taşımaktan başka bekçiler yol kesip kimlik soracak zor kullanacak, üst ve mekan araması yapacak ve Polisin akla gelen bütün yetkilerini kullanacaktır.
BEKÇİLER, EĞİTİMSİZ BİRER POLİS OLACAK
Oysa, Polis olabilmek için gerekli eğitimi almak yani okullu olmak gerekiyordu. Bunun Lise düzeyinde ve yüksek derecede okulları vardı. Bekçiler de ise, bu şart aranmıyordu.
Yapılan açıklamaya göre, kabul edilenlerin 3 aylık bir eğitimden geçirilecekleri, alınan toplam 40 bin kişiden 8 bininin ayrıca iki aylık bir tatbikata tabi tutulacağı belirtiliyordu.
İşte muhalefet bu duruma itiraz ediyor ve bu kişilerin büyük hatalar yapıp vatandaşı mağdur edeceğini söylüyordu.
Kanaatim o ki, bu eğitimsiz kişilere verilecek Polis yetkisi, gerçekten vatandaşın zararına olabilirdi.
İKTİDARA YENİ BİR KORUMA MI?
Muhalefet bunun siyasi bir düşünceden kaynaklandığını, Bekçilerin vatandaşın haklarını değil, iktidarı korumak için görev alacaklarını ve iktidara hizmet edeceklerini söylüyor.
Tıpkı, FETÖ’nün bir zamanlar Polis teşkilatına adam sokması ve Ordu’nun (Silahlı Kuvvetlerin) içine girmesi ve de kendi adamlarını Subay olarak o kadrolara yerleştirmesi gibi.
Değerli okurlarım; Halkımızın can ve mal güvenliği için devletin her çeşit tedbiri alması, onun temel görevidir. Ancak, devletin güç ve imkanlarının iktidarın korunması için kullanılması ve bu şekilde iddiaların ortaya atılması, insanı üzüyor.
Uygulama başladığında her şeyi göreceğiz. Bana sorarsanız, seçilen bu Bekçiler görevlerini düzgün ve tarafsız yapar da, halkın rahatını ve huzurunu sağlamakta başarılı olurlarsa, ihya edilmeleri doğrudur ve gereklidir.
Ancaak, ifade edildiği gibi halkın değil de, sadece iktidarın bir silahlı gücü ve teşkilatı olurlarsa, ülkemiz tam bir “Polis devleti” olur ki, işte o zaman hiçbir yerde huzur kalmaz, olmayan adalet ise büsbütün kaybolur.