Aslanla boğa bir gün oturmuş rakı içiyorlarmış.
Aslan "vakit geç oldu boğa kardeş, ben yavaştan ayaklayım" demiş.
Aslan saate bakmış ve:
- Eyvah, demiş! geç oldu öküz kardeş, benim eve gitmem gerek, hanım bekler.
- Bir de ormanların kralı olduğunu iddia edersin, karından mı korkuyorsun?
- Dur bakalım orda! beni evde bir aslan bekliyor. seninki gibi bir inek beklemiyor boğa kardeş.
DARHANE ÇORBASI
Devrin sultanı, Ramazan ayında, bir gün tebdil-i kıyafetle şehri dolaşmaya çıkar. Yanında başveziri vardır. Sultan; Paşa, akşam ezanı kimin kapısının önünde okunursa o evde iftar edelim, der. İftar vakti yaklaşmıştır. Ara sokaklara girerler. Her evin kapısının önünde bir kişi beklemektedir. Bir misafir bulup evlerine iftar için çağıracaklar.
Başkalarına iftar ettirmenin zevkine tadacaklar ve sevabını alacaklar. Sultan ve veziri kendilerini tanıtmadan, herkese selam vererek giderler. İftar topu atılıp akşam ezanı okunmaya başladığında, fakir ama gönlü zengin bir Müslümanın evinin önündedirler. Zaten ev sahibi de iftara birilerini çağırabilmek için orada beklemektedir.
Sofra hazırlanmış. Sıcacık taze ekmek, tuz ve mis gibi tüten bir çorba vardır. Tuzla iftarlarını açarlar, ekmek ve çorba ile karınlarını doyururlar. Çorba, sultanın çok hoşuna gitmiştir.
Ev sahibine; "Bu çorba çok hoşuma gitti. Ne çorbasıdır bu?" diye sorar. Çok zeki ve firasetli olan ev sahibi, misafirinin Padişah olduğunu hemen anlamıştır; "Dar hane (fakir hane) çorbasıdır, sultanım" diye cevap verir.
Bu zekice cevap padişahın hoşuna gider ve o fakiri ertesi gün, ikram ettiği çorbanın tası ile saraya davet eder. Adamcağız gelince, padişah emir verir ve doğruca Darbhane'ye gönderir. Orada tası ağzına kadar altınla doldururlar. Tekrar padişahın huzuruna getirdiklerinde, padişah adamın halini sorunca der ki: "Sultanım, darhanemize (fakirhanemize) teşrif buyurdunuz ve darhane çorbamızdan içtiniz. Bu çorba şimdi "Darhane" değil "Darbhane" çorbası oldu" der.
Darhane, Anadolu insanının dilinde "tarhana" olarak yerini alır. Bazı yerlerde ise daha da kısaltılarak "tarana" olarak kullanılır.
Alıntı
ARABANIN ANAHTARLARI BURADA…
"Liseden üstün başarı ile mezun oldun Mike, işte yıllar önce senin için alıp garajda sakladığım arabanın anahtarları burada. Ama sana vermeden önce onu şehir merkezindeki kullanılmış araç parkına götür ve onlara satmak istediğini söyle ve sana ne kadar teklif edeceklerini öğren."
Mike, kullanılmış araba parkına gitti,
Babasına geri döndü ve dedi ki, "Bana 1000 dolar teklif ettiler çünkü araç çok yorgun görünüyormuş."
Baba dedi ki,
"Şimdi onu rehin dükkânına götür."
Mike, rehin dükkânına gitti,
Babasına geri döndü ve dedi ki, "rehin dükkânı 100 dolar teklif etti çünkü çok eski bir araba olduğunu söylediler."
Baba bu kez oğlundan,
Şehir merkezindeki araba kulübüne gidip onlara arabayı göstermesini istedi.
Mike, arabayı kulübe götürdü,
Geri döndü ve babasına dedi ki, "baba buna çok şaşıracaksın, kulüpteki bazı insanlar araba için 100.000 dolar teklif etti, çünkü bu çok özel bir arabaymış, dünyada sadece 27 tane kalmış ve koleksiyonerler bu araca çok değer veriyormuş.
Baba, oğluna dönüp dedi ki,
"Doğru yerin seni doğru şekilde değerlendireceğini görmeni istedim. Takdir edilmiyorsan sakın üzülme, bu sadece yanlış yerde ve yanlış insanların arasında olduğun anlamına gelir. Değerini bilen, seni anlayan ve fikirlerine önem veren kişiler varsa doğru yerdesin demektir. Asla kimsenin değerini anlayamadığı bir yerde gereğinden fazla zaman geçirme..."
|