|
|||
Çoban, Padişahım Sen Çok Yaşa! | |||
Tekin Sönmez | |||
Nazmi Çoban'dan Padişah olur mu? Bana göre olmaz. Belediyeciliği ortada olanın padişahlığı da yapıp yapamayacağını anlarsınız. Ya da 9 yıldır Saray Belediyesini yönetemeyen insan acaba padişahlığın üstesinden nasıl gelecek? Yöneticilik yetenektir. Varsa yetenek iyi bir yönetici olabilirsin. Kaldı ki iyi bir idareci olsalardı Saray Belediyesi'ndeki taciz olayı yaşanmamış olurdu. Zaten tersi bir durum olsa bu satırlar da yazılmazdı. Değerli okuyucularım, benim Saray da yaptığım izlenime göre Saraylıların büyük bir kısmı Nazmi Çoban’ı sevmiyor, eleştiriyor ve barışık olmadıklarını ifade ediyorlar. Bu durum Başkan Nazmi Çoban’ın sevilip sevilmediğine ilişkin bir çıkarsamaya imkan verir mi, tartışılır. Fakat zannediyorum ki Nazmi Çoban için umut verici bir manzara görülmüyor. Ayrıca bir takım çıkarcı guruplar Nazmi Çoban'a karşı sevgi gösterseler de biliyoruz ki Başkan’ın kara kaşı kara gözü için değil, Başkan ile çıkara dayalı ikincil ilişki kuruyorlar. Hatta itiraf niteliği taşıyan bir cümle ile bu durum şöyle somutlanabilir: “Bizim Başkan Çoban'a olan sevgi ve saygımız samimi olmadığı gibi gün gelir kendisi bile bunu itiraf edebilir." Ancak bu bir süreçtir. Bu sürecin sonucunda sevgi ve saygının boyutu zaten ortaya çıkacaktır.
Bu süreçte çıkarcı guruplar sevmeye devam edecekler. Ki sevmemek mümkün mü? Beslendiği kaynakları sevmek menfaatçilerin doğasına yakışır bir tutumdur. Çoban ve çoban gibi çıkarı gereği kimi Atatürkçü, kimi Cumhuriyetçi ve kimi ulusalcılar münasebet kurmasını anlayabiliyorum. Netice de benzer ideolojik kanaldan besleniyorlar. Ancak bazı muhafazakarları bile seviyor olması biraz kafa karıştırıcıdır. Çoban bu değerleri her platformda pazarlamayı ve satmayı çok iyi beceriyor. Birilerinin dini pazarladığı gibi. Bunlar bu toplumun değerlerini kişisel menfaatleri uğruna çok iyi pazarlamayı ve satmayı beceriyorlar. Yıllardır iki kanattan da böyle beslendiler. Bunlar bu değerlerden beslenirken topluma kötü örnek olundu, maalesef ki toplumun yozlaşmasına da katkı sağlandı. Değerli okuyucularım, çoğunuz bu hikayeyi belki biliyorsunuz. Ama ben yine de hafızalarımızı tekrardan yenilemek için, sizlerle paylaşıyorum. Yazımı, "Padişahım sen çok yaşa" hikayesiyle bağlayarak, siz değerli okuyucularımı hikaye ile baş başa bırakıyorum.
Hikaye şöyle: "Vezirler huzura çıkmışlar: - Padişahım, hazinede para kalmadı. Yeni vergilere ihtiyacımız var, diyerekten... - Padişah, kavuğunun altından kafasını kaşımış, - Eeee! Ne vergisi koyalım?, demiş... - Köprülere adam koyalım, geçenden bir akçe alsınlar! Padişah, - Tamam, demiş. Aradan bir süre geçtikten sonra sormuş vezirlerine: - Tepki var mı? - Hiç bir tepki yok! - İyi o zaman köprünün diğer tarafına adam koyun, çıkandan da bir akçe alsın! Aradan bir süre geçmiş, Padişah: - Var mı şikayet? - Yok! Halkının tepkisizliğine kızan Padişah, gürlemiş: - Köprülerin ortasına da adam koyun, gelip geçeni becersin! Aradan birkaç gün geçmiş, hala bir tepkinin olmamasına içerleyen Padişah, çağırmış vezirlerini, - Köyün birine gidelim. Halkı dinleyelim hele bir, demiş. Gitmişler köye, Padişah sormuş: - Var mı şikayet? Ses yok. Padişah: - Var mı şikayet? Konuşun yoksa, taş üstünde taş, omuz üstünde baş bırakmayacağım, diye gürleyince arkalardan cılız bir ses duyulmuş: - Padişahım, o köprünün ortasındaki adam var ya!.. - Eeee!, demiş Padişah bir umutla... - Akşamları çok kalabalık oluyor, sıra uzuyor, bir adam daha koysanız..." İşte bu… Çoban'dan Padişah olmaz! Hele yönetici hiç olamaz! 9 yıldır belediyeyi iyi idare edebilseydi, bölgenin saygın belediyesi bugün tacizle anılmazdı…
|
|||
Etiketler: Çoban,, Padişahım, Sen, Çok, Yaşa!, |
|
Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.