Amerikada kirasını ortak ödedikleri bir evde kalan üç arkadaş iş arıyorlarmış. Bunların biri Çinli, biri Zenci, biri de bizim Temel'miş. Bu üç arkadaş Kansas sokaklarında dolaşırlarken "Eleman aranıyor." diye yazan bir tabelaya rastlamışlar. Zenci, tabelayı görünce heyecanlanmış ve işe talip olmak üzere derhal dükkâna girmiş. Dükkândaki adam, kendisine iş soran zenciye aşağılayıcı gözlerle süzdükten sonra bağırmış:
- Biz burada zencileri istemiyoruz, defol!..
Zencinin başarısız olması üzerine, bu kez de Çinli şansını denemeye karar vermiş. Çinli dükkâna girer girmez içerideki adam ona da bağırmış:
- Sarılara iş yok, defol!..
Şansını denemek isteyen Temel de dükkâna girmiş. Dükkân sahibi Temeli görünce gülümseyerek omuzunu sıvazlamış ve demiş ki:
- Tamam dostum, seni gözüm tuttu. Yarın saat yedide gel ve işe basla.
Üç arkadaş, sevinerek evlerine dönmüşler. Temel, sabah uyanmakta güçlük çekecegi için Çinli ile
Zenciden bir ricada bulunmuş:
- Ula uşaklar, yarın sabah beni erkenden uyandırın, işe geç kalmayayım da!..
- Tamam.
Irkçı dükkân sahibine bir oyun oynamaya karar veren Zenci ile Çinli, Temel uyurken, yüzünü kömürle siyaha boyamışlar. Ertesi sabah, Temeli tam zamanında uyandırarak işe yollamışlar. Dükkân sahibi karşısındaki Temel'i simsiyah suratla görünce, öfkeyle bağırmış:
- Sana daha dün Zencilere iş yok diye söylemedim mi? Defol burdan!..
Üzüntüyle dükkandan ayrılan Temel, rastladığı bir aynada kendini görünce şaşırmış ve öfkeyle söylenmiş:
- Uyyy, bu aptallar yanlış adamı uyandırmış da!..
YANLIŞINIZ VAR
Yaşlıca bir kadın, günah çıkarmak için kiliseye gitmiş ve başlamış anlatmaya:
- Beni bağışlayın muhterem peder. Kitapta yazılı yedi büyük günahtan birini, kibir suçunu işledim.
Günde iki defa uzun uzun aynaya bakıyorum ve kendi kendime "Ben ne güzel bir kadınım!" diyorum...
Kadının anlattıklarını sabırla dinleyen peder, aradaki kafes pencereyi açmış ve kadına alıcı gözüyle yakından iyice baktıktan sonra demiş ki:
- Hanımefendi, size çok iyi bir haber vereyim; günahınız yok, yanlışınız var!..
OLDUĞUNU FARZ EDİYORDUK
Temel'in küçük takası, on kişilik tayfasıyla Karadenizin engin sularında yol almaktaymış. Temel tayfalarını yanına çağırıp sormuş:
- Ula uşaklar, ha burada bir teneke altınımız olsaydı; ne ederdik?
Tayfalar hep bir ağızdan cevap vermiş:
- Uyyy, paylaşırdık onları!..
Temel öneriyi kabul etmiş ve altınları paylaştırmaya başlamış:
- Uyyy, on beş altın bana, bir altın size, on beş altın bana, bir altın size...
Tayfalar buna itiraz etmişler ve aralarında müthiş bir kavga başlamış. Rizeye gelene kadar, kıyasıya dövüşmüşler. Rizeye gelince de mahkemelik olmuşlar. Mahkemede hakim sormuş; hem Temel, hem de tayfaları olduğu gibi olayı anlatmışlar. Hakim, bunları dinledikten sonra demiş ki:
- Peki, getirin altınları!..
Hakimin bu sözüne, hepsi bir ağızdan yanıt vermiş:
- Uy hakim bey, bizim altınımız falan yok, olduğunu farz ediyorduk!..
|