Bu hikayeyi iki bölüm halinde yayınlayacağım.
Bu yaşanmış hikayeyi, daha önce okumuştum çok beğenmiştim. Bu hikayenin canlı örneği, geçmişte çok yaşanmıştır. Bir sohbet esnasında konuşulunca aklıma geldi arayıp buldum. Bende sizlerle paylaşayım diyerek buraya ekledim. Bakalım sizlerde benim gibi beğenecekmisiniz...
Bundan 30-40 sene evvel filinta gibi bir delikanlı olarak ilk tayin yerim olan Erikli Köyü Sağlık Ocağı’nı kurmak için gitmiştim. “Hazır uğramışken..” deyip, Kaymakam Bey elime bir kağıt tutuşturmuştu. Çiçek aşısına dair bir emir vardı. Çantamı, ilaçlarımı, iğnelerimi gözden geçirdikten sonra atıma binerek Erikli Köyü’nün yolunu tuttum. İkibuçuk saat at sırtında yol aldıktan sonra köye ulaştım. Köyde beni muhtar karşıladı:
- Hoş geldin beg…
- Hoş bulduk, dedim.
- Hayırdır?
- Aşı yapacağım da..
- Ne aşısı?
- Çiçek..
- Çok eyi.. İnsanlara mı?
- Tabii insanlara..
- Zor begim!
- Nedenmiş o?
- Olmazlar da ondan begim..
- Ama salgın var!
- Buraya salgın neyin uğramaz begim.
- Sen köylüyü topla!
Biraz sonra baktım köyün korucusu hem düdüğünü öttürüyor hem de bağırıyor:
- Ey ahali gasabadan pangacı geldi.. Sizinnen gredi lafını konuşacak!
- Ya ben bankacı filan değilim, dedim.
- Sen bilmen begim, aşı-maşı dirsek bir tekini toplıyamak, işin içine para lafı gatacan ki millet toplana..
Biraz sonra köyün biricik, isli ve rutubetli kahvesi tıklım tıklım doluydu. Ayağa kalktım:
- Köylü kardeşlerim, dedim. Şimdi sizlere, insanlığı mahveden, girdiği yerde felaketler meydana getiren bir konudan bahsedeceğim…
Ön tarafta oturan pala bıyıklı biri:
- Begim, ilkin grediden ağnat, sonama hikayeni ağnadın, dedi.
Kızdım:
- Ben buraya krediden bahsetmeğe gelmedim.
Muhtar araya girdi:
- Yahu diğleyin hele… Bakın, size memur bey çiçekten bahsedecek, dedi.
- Ne çiçeği? diye köylüler sordu.
- Hastalık çiçeği.
- Ganiser mi bu?
- Yoo, dedim.
- Ölese niye diyniyek begim?
- Ama, çiçek de öldürür…
Arka taraftan bir ihtiyar ayağa kalkarak:
- Begim, dedi, camiye gidecam, ne diyeceksen çabık de!
- Size çiçek aşısı vurmağa geldim.
Hepsi birden ayağa fırladılar:
- Ne aşı mı? diye bağırdılar.
Sonra muhtara dönerek:
- Ula Irıza, boşuna ismini Dönek Irıza gomamışlar, bizi gandırdın gene, dediler.
- Yahu köylü kardeşlerim, durun yahu, size çiçeğin neler yaptığını anlatayım, ondan sonra gidin.
- Yoh begim yoh. Biz biliyok. Çoh duyduk bu ılfları. Bu hasdalık naaparmış, erkesi öldürürmüş.. Aşı olmazsak, tüm ev halkı gıvrana gıvrana ruhunu teslim idermiş. Garnımız tok beyim bu Iaflara, tok… Biz, inne minne vurdurmuyok.
- Yahu, bu iğne değil, çizik.
- Cızık mızık. Anlamak biz öyle şeyden. DEVAM EDECEK
|