|
|||
AĞA’NIN ÇEŞMESİ | |||
Tekin Sönmez | |||
Bir zamanlar bir ağanın yöresinde bir pınar bulunmuş. Pınarın hem suyu çok bolmuş, hem de yeri yöreden geçen kervan yoluna çok yakınmış. Pınarın bulunduğunu duyan ağa bir hayır iş yapmak istemiş ve adamlarının pınar üzerinde güzel bir çeşme yapmalarını emretmiş. Bir müddet sonra çeşmenin yapılışı tamamlandığında ağa bakmaya gitmiş. Ağa çeşmenin berrak mı berrak, tatlı mı tatlı suyunu içince bir hayli coşmuş, adamlarına, “Bu çeşmenin üzerine, ‘İşte, burada ab-ı hayat vardır. Bu sular pak ve hayat vericidir. Kim bu sudan içerse sonsuza dek susamaz, herkes gelsin içşin.’ diye bir lehva yazın” diye emretmiş. Bir iki yıl geçmeden, deprem mi olmuş yoksa başka bir sebepten mi bilinmiyor, ama o pınarın suları zehirlenmiş. Çeşmeden içen kişi ya çok feci hastalanıyor, ya da ölüyormuş. Bu durum yıllar sürmüş. İşin tuhaf tarafı da, ağa ne çeşmeyi kapatmış, ne de levhayı değiştirmiş. Böyle durumda, ağa hakkında ne diyebiliriz? Haşa, Allah Tevrat’ın, Zebur’un ve İncil’in değiştirilmesine izin verir mi hiç? AĞA AKILLANMIŞ MI? Bir gün bir ağa evinde karanlıkta oturuyormuş. Bir serseri evin önünden geçmiş ve karanlık olduğu için hiç kimse olmadığını düşünmüş. Evi soymaya karar vermiş. Yavaşça eve girmiş ve ışığı açmış. Köşede ağa oturuyormuş ama hiçbir şey söylememiş. Hırsız şaşırmış ama ağa hiç bir şey söylemeyince, bir odayı soymaya başlamış. O akşam o odadaki malları alıp götürmüş. Ertesi akşam da aynı hırsız ağanın evinin önünden geçmiş ve evin içinde yine ışık olmadığını fark etmiş. Tekrar eve girmiş ve yine ağa sessizce bir köşede oturup hırsıza bakıyormuş. Hırsız başka bir odaya girmiş ve bütün eşyaları çalmış. Ertesi akşam da aynı olaylar olmuş. Dördüncü akşam da ağa’nın evine girmiş ve dördüncü odayı soymak istemiş. Ama bu sefer ağa sakin sakin seyretmemiş. Ağa bir fırlamış ve bağırmaya başlamış. Polisler gelmiş ve hırsızı hapishaneye atmışlar. GÖNLÜM RAZI OLMADI Nasreddin Hoca, kasabadan Kur'an-ı kerim, tefsir ve ilmihal gibi bazı kitaplar almış. Bir çuvala yerleştirmiş. Çuvalı sırtına almış, eşeğine binmiş köyüne doğru gidiyor. Yada Hoca'yı görenler : - " Bre Hoca, çuvalı niye kendi sırtına aldın ?" diye sormuşlar. - "Ne yaparsın" demiş Hoca, "zavallı hayvan zaten benim bütün kahrımı çekiyor. Kendi bindiğim yetmiyormuş gibi çuvalı da ona taşıtmaya gönlüm razı olmadı." |
|||
Etiketler: AĞA’NIN, ÇEŞMESİ, |
|