Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde; pireler berber, develer tellal iken, ben anamın beşiğini tıngır mıngır sallar iken bir zamanlar bir ağacın dalında neşeyle dans eden bir karga varmış. Karga çok mutluymuş, çünkü ağzında kocaman bir peynir parçası varmış, karga bulduğu peynirden dolayı çok ama çok mutluymuş.
Bir karga bir dala konmuş ağzında bir peynir parçası varmış. Kurnaz tilki kokuyu alıp gelmiş dalın altına, biliyorsunuz ki tilkiler kurnazdır, orada düşünmüş bu kargayı nasıl kandırırım acaba diye! - Günaydın karga ne bu güzellik demiş karga’ya tilki; Çok güzelsiniz demiş, bakmaya kıyamıyorum size. İşte parlayan tüyleriniz ve renginiz bakın işte, yalan söylemiyorum bu ormanda bir güzel daha yoktur üstünüze. Karakarga bu sözlerden sonra havalara girmiş görmelisiniz. Ne yapacağını şaşırarak, sağa sola kıvırmış boynunu, tilkiye poz verirmiş fotoğrafa poz verirmiş gibi; Tilki onun havalara girdiğini görünce, daha bir coşmuş sanki. Sıradaki palavralarını söylemeye başlamış. - Bunca güzelliğe, sesiniz nasıldır acaba diye merak ediyor insan. Acaba sesinizi duyabilir miyim sayın karga? Şuna bir gak diyeyim de ses görsün demiş; gak der demez peyniri ağzından düşürüvermiş. Tilki kapmış peyniri, yer dururmuş bir köşede, karakarga gözyaşı dökmüş peyniri için. Tilki giderken dönmüş karakargaya son sözünü söylemiş o anda. -Kara bayım, demiş kargaya; şu sözümü. Hiç unutma, kaptırdığın peynire değer: Her dalkavuk çıkarı için över, yüzüne güler, peynirini yer. Karganın aklı başına gelmiş ya iş işten geçtikten sonra.
KENDİ KULAĞINI ISIRMAK
Hikâye bu ya, Hoca’nın kadılığında iki adam kulak davası için Hoca’nın huzuruna gelmiş. Adamlardan birinin kulağı ısırılmış ama kimin ısırdığı belli değil. Birisi diğerinin kulağını ısırdığını, hakkını alması gerektiğini iddia ediyormuş. Diğeri ise: – Hayır, Hocam, diyormuş, o kendi kulağını ısırdı. Diğeri ise isyan ediyormuş: – İnsan kendi kulağını nasıl ısırsın? Nasreddin Hoca, kimin kulağını kimin ısırdığına karar vermek için davayı ertesi güne ertelemiş. Eve gittiğinde gündüzki kulak davası hatırına gelmiş. Bir eliyle kulağını tutup ısırmaya çalışmış. Yok bu kulağı yok öbür kulağı derken dengesini kaybedip yuvarlanmış. Ertesi gün kaşı gözü kan revan içinde mahkemeye gelmiş. Herifler geldiğinde kulağı ısınlmış olana: – Evladım demiş, boşuna uğraşma, insan bırak kendi kulağını ısırmayı, kafasını bile yer! Kaynak: Masallar.com
GÜNÜN SÖZÜ
Beni mahveden şey; bana yalan söylemiş olman değil, sana birdaha inanmayacak olmam… Victor Hugo |