Böyle bir partinin varlığını, yeni duydum. Bir Arap ülkesi yerine, acaba İstanbul da ya da başka bir ilimizde yapılamaz mıydı? Ya da yapılmasa olmaz mıydı? Yazık oldu o gencecik insanlara!
Bazı musibetleri, kendimiz üstümüze çekiyoruz. Çünkü, kimi gereksiz davranışlarımız, büyük hata olarak karşımıza çıkıyor ve felaketimiz olabiliyor.
Baba zengin. Para havuzlardan, kasalardan taşıyor. Harcamakla bitmiyor. Kız evlenecek, ancak düğün töreni hazırlıklarının ve törenin hemcinslerinden farklı olmasını istiyor. Bekarlıktan usandığı ya da bekar olmak ona artık keyif vermediği için, ona veda etmek istiyor.
Ondan fazlaca kopmak istemediği belli ki, ona büyük bir partiyle veda etmek hem de, bunu alayişle yapmak istiyor.
Kendisi gibi maceraya düşkün 7 arkadaşıyla bu partiyi yurt dışında vermek isteyince, tercihi bir Arap ülkesi olan Birleşik Arap Emirlikleri oluyor.
Gitmek için de tarifeli uçağı değil, babasının jetini tercih ediyor, haklı.
VEDA PARTİİSİ TAMAM…
İkisi küçük çocuklu, üçü hamile, diğerleri evlilik için gün sayan bu 8 arkadaş, doyasıya eğlendikten sonra bu Arap ülkesine veda edip, İran üzerinden Türkiye’ye dönmek istiyorlar.
İşte, olanlar bu ülke üzerinde oluyor. İran’daki bir dağlık bölgeden geçerken özel uçak arızalanıyor ve yere çakılıyor. Ne yazık ki, üçü mürettebat olan bu 11 bayan yanarak can veriyorlar.
OLAY, ÇOK ÜZÜCÜ
Bu kötü haberi duyan hemen herkes üzülüyor. Gencecik bu 11 insanımız, üstelik yanarak can veriyorlar.
O kadar ki, onları bedenlerine ya da yüzlerine bakarak tanımaya imkan olmayınca, DNA’ya baş vuruluyor. Bu durum bile, insanın üzüntüsünü daha çok artırıyor.
O ailelerin durumlarını biraz düşünmek lazım. “Allah, onlara sabır versin” demekten başka elden bir şey gelmiyor.
“OH OLSUN” DİYENLER VARMIŞ
İki gün önce bir gazete olayı anlatırken, İnternet sayfalarında kimilerinin olay hakkında üzüntü duymak yerine “Oh Olsun!” diyerek sevinçlerini belli ettiklerini yazıyordu.
Doğrusu şaşırdım. Böyle feci bir durum karşısında, kimi vatandaşların sevinç duyması, insan ahlakına ,vicdanına ve toplumun insanlık anlayışına çok aykırı bir durum. Bir dostumla bu durumu konuşurken, ondan da ilginç ve farklı bir tepki aldım.
Bu dostum aynen şöyle diyordu; “Türk halkının yarısı, açlık ve yoksulluk sınırları içinde hayatını sürdürüyor. Çalışan kesimin çoğu, zor çalışma koşullarına rağmen asgari ücretle geçinmeye çalışıyor. Milli gelirin çok önemli bir kısmı zenginlerin kasasına akıyor. O zenginler ki, çevrelerine umursamaz bir biçimde refah içinde yaşarken, halkın binemediği uçakları bile beğenmeyip, özel jetler satın alıp, özel uçaklara biniyorlar. Hal böyle olunca, kimi felaketler o yakalara yapışıyor.”
Bir başka dost ise kestirmeden konuşuyor ve, “Kimi zenginlikler azgınlık, kimi azgınlıklar da ölüm getirir.” diyordu.
Bu iki dostuma karşı benim cevabım daha yumuşak ve insancıl olmuştu. Ben de dedim ki, “Bizim geleneğimizde olmayan bu partiyi keşke yapmasalardı. İllaki yapacaklarsa, bizim çok lüks otellerimiz, mekanlarımız var, oralarda yapsalardı. O Arap ülkesine, özel jet yerine keşke tarifeli bir uçakla gitselerdi.” Siz ne dersiniz acaba?