Muzip, kekeme bir dağcı, kendisi gibi dağcı bir arkadaşıyla birlikte dağa tırmanacaklarmış. Tırmanışın yarısında kekeme dağcı telaşlı bir şekilde başlamış:
-Çad.. çad.. çad... Diğer dağcı, kendini zorlayak tırmanmaya çalışırken; bir aralık duraksayıp: -Yukarı çıkalım, söylersin dostum demiş. Zirveye vardıklarında, hala nefes nefese haldeyken sormuş: -Tırmanırken ne diyecektin dostum? Kekeme dağcı:
-Çad... Çad... Çad... Çadırı aşağıda unuttuk! Adam sinirlenmiş "yahu önce söylesene dostum" deyip, hemen aşağı inmeye koyulmuş. Kekeme dağcı da peşine düşmüş. Yine telaşla başlamış:
-Ş... Ş... Ş... Diğer dağcı yine "Aşağı inelim söylersin dostum" demiş. Aşağı inmişler adam etrafa bakmış çadır falan yok.
-Evet dostum... demiş. Çadırlar nerede? Kekeme dağcı yine kendini zorlamayarak konuşmuş: - Ş... Ş... Şak... Şak... Şaka yaptım!!!
YABANCI Temel ve Dursun Galatasaray - Arsenal maçını izliyorlarmış. Temel, Galatasaray her gol attığında seviniyormuş. Dursun, Galatasaray'ın başarısını küçümsemek için: -Bu ne biçim Türk takımı da? Oyuncuların 3-4 tanesi yabancı, demiş. Temel takımını sonuna kadar savunmuş: -Eee ne olmuş? Arsenal'in hepsi yabancı!...
NİÇİN AĞLAMAYAYIM NİÇİN GÜLMEYEYİM? Çorbayı kendisi yapmış ya, kaynar olduğunu unutmuş mu nedir; Hoca’dan önce davranıp ateş gibi sıcak aşı kaşıklayan Hoca’nın karısı başlamış ağlamaya. Niçin ağladığını soran Hoca’ya da:
– Ah Hoca Efendi, demiş, rahmetli babam bu çorbayı çok severdi. Aklıma geldi de ondan ağlarım.
Hoca, hanımının içtenliğine hayran kalmış kalmasına da ilk kaşıkta çorba ağzından midesine kızgın yağ gibi akmış. Hoca’nın yüzü ekşimiş, gözlerinden yaş gelmiş. Bu sefer karısı sormuş: – Sana ne oldu Efendi, sen niye ağlıyorsun?
Hoca ne dese beğenirsiniz: – Uğursuz babanın ölüp meymenetsiz kızının kalışına ağlıyorum |