Ergenekon diye, sözüm ona bölücü/zararlı bir örgüt icat ettiler. Bunun ne olduğunu hiç kimse anlamadı. Hasım gördükleri insanları, bu örgüttendir diyerek yıllarca hapis yatırdılar. Kaplumbağanın bile solladığı yargı yıllar sonra; “Pardon, böyle bir örgüt yokmuş, herkes derdine yansın” dedi. İşte size, Türk adaleti!
Değerli okurlarım; Olayın başlangıcı, 2007 senesinde yaşandı. Fethullah Gülen ve cemaati ile kol kola olan iktidar, kendilerine hasım gördüklerini yok etmek için bu “sinsi planı” hazırladılar.
Hazırlanan plana göre hareket, FETÖ’nün destekleyip eğittiği yargı mensupları ve diğer güçler eliyle yapılacaktı. Öyle yapıldı.
Plan, onlar için basit ve kolaydı. Ülkeye zarar vermek için “Ergenekon” adlı bir örgütün kurulduğunu, hasım gördükleri kişilerin bu zararlı örgütün kurucu ya da mensubu olduğunu öne sürerek, bir bir yakalamaya ve tutuklamaya başladılar.
O kadar ki, bu kişilerin ülkeye verecekleri zararların içinde mabetleri de (camileri) yakıp yıkma vardı ki, milletin hassas yerinden yakalamışlardı.
TUTUKLAMALAR, TUTUKLAMALAR
Bilenmiş yandaş Savcı ve Hakimler iş başına getirilerek, yeni kurulan Silivri Cezaevine, suçlu saydıkları bu masum insanları sıra sıra tıktılar.
Askerin darbe düşüncesi ve gücünü kırmak için muvazzaf ve emekli üst rütbeli askerler, bu Cezaevine sokuldular. Hiç kimse, ben suçsuzum diyemiyordu, Avukatlarını da dinleyen yoktu. Yargılamayı yapan hakimler, adaleti ve hukuku bir yana bırakıp, FETÖ’nün istek ve emirlerine göre hareket ediyorlardı.
Bir gün baktık ki, kısa bir süre önce emekli olan, askerin tepesindeki Genel Kurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’da Cezaevini boylamıştı. Vaziyet vahimdi. Çünkü, dönemin Başbakanı FETÖ’nün bu eylemini hararetle destekliyor, “Ben bu davanın Savcısıyım.” Diyerek, Hakim ve Savcıları daha çok yüreklendiriyordu. Sağladığı başka imkanlar, işin çabasıydı.
Bir dönem İstanbul Belediye Başkanlığı yapan Bedrettin Dalan’ın da bu örgütten olduğu açıklanınca Dalan yurt dışına kaçıp, yakalanmamak için ülkeden ülkeye dolaşıyor, canını kurtarmaya çalışıyordu.
HAPİSTEKİLER İŞKENCE ALTINDA!
Bir çoğu tek kişilik hücrelere konan tutuklular hastalanıyor, kimileri ölüyor, kimileri canına kıyıyordu.
Gün geldi, dava sonuçlandı. Sanıklara 10, 20, 30 yıl gibi cezalar verilirken, kimileri müebbet hapis cezası alıyordu.
Onlara bırakın böyle ağır cezaları vermeyi, onlar zaten yargılama sırasında çok büyük cezalar ve acılar çekmişti, ancak aldırış eden yoktu.
FETÖ KUMPASI, FETÖ AYAKLANMASI
Gün geldi, iktidarla anlaşamayan Fethullah Gülen ve örgütü, kimi iktidar mensup ve yandaşlarını, daha doğrusu Bakan ve çocuklarını aldıkları rüşvetlerin üstünde yakalattı.
Rüşvet ve hırsızlıklar ortaya çıkınca, FETÖ’nün marifetleri ve Ergenekon denilen bu hayali örgütün bir “Kumpas” olduğu anlaşıldı ve açıklandı. Lakin iş işten geçmiş, çok sayıda değerli insan hapis çilesini yıllarca çekmişti.
Benim kanaatime göre, bu kumpas ortaya çıkmadan, iktidar tarafından biliniyor ve destekleniyordu.
Geçtiğimiz hafta., davanın son aşamasına bakan Ağır Ceza Mahkemesi, “Pardon, Ergenekon diye bir örgüt yokmuş. Her şey yanlış anlaşılmış.” Derken, Ergenekon mağdurları nezaketlerini muhafaza edip, “Talihin elinde oyuncak olduk” diye mırıldansalar da, böyle talih olmaz olsun. Onlar, ömürlerinin bir kısmını haksız yere üzüntü, sıkıntı ve suçluluk duygusu içinde geçirdiler.
Onlara “Geçmiş olsun” demek ya da “ Maddi tazminat ödemek” acılarını dindirmeyecektir.
Onları bu hale getirenler, mahkum edenleri koruyanlar, kimilerini yurt dışına kaçıran ya da kaçmalarına göz yuman bu devletin yöneticileri, o meşhur “Keser döner sap döner, gün gelir hesap döner.” gerçeğini hiç unutmamalılar.
Çerez politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez kullanmaktayız. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız. Çerez Politikası
