Bir tavşan ormanda koşarken , esrar saran bir zürafa görür. Ona:
- Dostum zürafa , içme bunu, sağlığına zararlı , koşalım form tutalım der ve başlar bunlar koşmaya.
Biraz sonra kokain çekmeye hazırlanan bir fil görürler ve tavşan:
- Fil arkadaşım , kokaini bırak , gel bizimle koş beraber form tutalım. diyerek ikna eder.
Biraz koştuktan sonra kendine eroin enjekte etmeye hazırlanan aslanı görürler. Tavşan:
- Sevgili aslan kardeş , batırma kendine bunu , gel bizimle koş, sana da iyi gelir. der.
Aslan yaklaşır tavşana ve yumruğunu indirir tavşanın suratına. Diğerleri şaşkın bir şekilde:
- Niye yaptın bunu, iyiliğimizi istiyordu. derler. Aslan:
- Bu salak her extacy aldığında ormanda deli gibi koşturuyor bizi. der.
PARA VE YAHUDİLER
İki Yahudi arkadaş bir katolik kilisesinin önünden geçiyormuş. Kilisenin duvarında, katolik olmayanlara hitap eden büyük bir afiş asılıymış:
“ Bize gelip katolikliği kabul ederseniz hemen 30 bin dolar nakit para alacaksınız! ”
Yürümeye devam eden iki arkadaş bu teklifin ciddi olup olmadığını tartışmaya başlamış. Bir hafta sonra, aynı kilisenin önünde yeniden buluşmuşlar ve biri diğerine sırrını açmış:
“ O teklifin ciddi olup olmadığını hala merak ediyorum. ” Bunun üzerine arkadaşından küçümser bir tavırla şu cevabı almış:
“ Ah siz yahudiler, aklınız fikriniz para! ”
ZÜPPE SATICIYA KAPAK
Gariban bir köylü şehre inmişti. Büyük bir mağazada iki kişinin karşılıklı oturup konuştuklarını gördü. İçerde bir masa ve üç dört koltuktan başka bir şey görünmüyordu. Merak etti ve içeri girdi:
- Selamünaleyküm ağalar.
- Aleykümselam hemşerim ne istiyorsun?
- Merak ettim acaba burada ne satıyorsunuz?
Köylü ile dalga geçmek isteyen satıcı sırıtarak cevap verdi:
- Eşek satıyoruz.
Köylü de taşı gediğine yerleştirdi:
- Sadece ikiniz misiniz yoksa daha var mı ?
SAHTE BİNİCİ
Bir gün Hoca’nın yolu bir hana düşmüş. Handakiler koyu bir sohbete dalmışlar. Memleketin sayılı binicileri anılarını anlatıyormuş. Hoca bu, o da kendini bu coşkulu sohbete kaptınp anlatmaya koyulmuş:
– Timur, bir gün yanında azgın mı azgın bir Arap atı ile çıkageldi. Atı yarına eyerleyin, diye buyurdu.
Lâkin neredeyse on asker ehli/eştirmeye çalıştıysa da bir türlü yola getiremedi. Dayanamadım, yardım edeyim, dedim.
Hoca lafını sürdürürken, hana çok iyi tanıdığı biri giri vermesin mi?… Hoca, ne yapsın, sözünü tamamlayıvermiş;
– Arap atı bu, tabi ben de dizginleyemedim!
MANTIKLI SÖZ
Ağızdan çıkan, yürekten kaynaklanır. İnsanı kirleten de budur. Çünkü kötü düşünceler, cinayet, zina, cinsel ahlaksızlık, hırsızlık, yalan tanıklık ve iftira hep yürekten kaynaklanır.
|