Tekin Sönmez

Atatürk’ün Vasiyetini Kaldırırlar mı?

Yayınlama: 26 Şubat 2020 Çarşamba 15:23 Okunma: 2083

Atatürk’ün Vasiyetini Kaldırırlar mı?. Kanal İstanbul’u yapmaya kararlı olduklarına göre, zor gibi görünse de bunu da yapabilirler. Şimdi çok konuşulan bu olayın safahatını ve bu konuda neler yapabileceklerini, kısaca anlatmaya çalışayım.

Değerli okurlarım; Günlük hayatta “Olmaz, olmaz demeyin!” sözü, herhalde bu gibi durumlar için söylenmiştir. Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı, Büyük Kurtarıcı ve Cumhuriyet’imizin kurucusu Atatürk’ün adını birçok mekan ve mahalden kaldırdığına göre, onun vasiyetini neden iptal etmesin? Üstelik, bunun içinde can düşmanı olan muhalefet partisi Cumhuriyet Halk Partisi de var ise.

BİLDİK KONUYU, MADDELER HALİNDE ÖZETLE TEKRARLAYAYIM

+ Atatürk, milli mücadele sırasında Hint Müslümanlarınca kendisine bağışlanan 675 bin liranın bir kısmını bağışın maksadına matuf kullanırken, 250 bin lirası ile -bağışçılardan onay alarak- İktisat Vekili Celal Bayar marifetiyle, Türkiye İş Bankası’nın kurulmasını sağlıyor.

Ölümünden 2 ay kadar önce (5 Eylül 1938), kendi el yazısı ile hazırladığı vasiyetini, İstanbul 6’ncı Noteri’ne teslim ettiriyor.
	
	
	Kalan parasının, bazı şartlarla bundan böyle de Türkiye İş Bankası tarafından nemalandırılmasını (işletilmesini) istiyor.
	
	
	Şart olarak, mal varlığından (Bankadaki parasından) belli bir kısmının kız kardeşine ve manevi kızlarına verilmesinden başka, İsmet İnönü’nün çocuklarının tahsili için de bir miktar verilmesini vasiyet ederken, kalan miktarın Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumu arasında eşit olarak pay edilmesini, bunun takibi için de, kurucusu olduğu Cumhuriyet Halk Partisi’ni memur ediyor. (Bankadaki hisse, toplam payın % 28’i  kadardır.)
	
	
	Bu uygulama, Demokrat Parti’nin tek başına seçim kazandığı 1950 yılından sonra değişiyor. Adnan Menderes hükümeti, 1953 yılında çıkardığı bir kanunla, bu payı CHP’nin denetiminden alıp, Hazineye devir ediyor. Bu tasarruf tamamen siyasidir, miras hukukuna aykırıdır ve Vasiyetnamenin iptali yönündedir.
	
	
	1963 yılına gelindiğinde, Anayasa Mahkemesi bu kanunu iptal ediyor ve hissenin takibi, yine CHP’ye geçiyor.
	
	
	12 Eylül 1980 askeri darbesinden sonra bütün siyasi partiler gibi, CHP’de kapatılıyor. Böylece, Atatürk’ün İş Bankası’ndaki hissesi tekrar Hazineye geçiyor. Vasiyetname, böylece ikinci kere iptal edilmiş oluyor.
	
	
	Askeri yönetim sonunda siyasi partiler yeniden açılıyor ve açılan CHP ile hissenin takibi, 1992 den itibaren tekrar CHP’ye geçiyor.
	
	
	O gün bu gün uygulama, eskisi gibi aynen takip ediyor. Ta ki, AKP’nin bu olaya tekrar el koymasına kadar.
	
	
	Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı yaptığı açıklamaya göre, tıpkı Demokrat Parti’nin yaptığı gibi, bu hisselerin Hazineye devredilmesini istemekte ve bu konuda çalışma yaptıklarını beyan etmektedir.

AKP, BUNU YAPABİLİR Mİ?

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı, bütün tepkilere ve mali sıkıntılara rağmen “Kanal İstanbul” u yapmakta kararlı olduğunu bildirdiğine göre, bunu da yapabilirler.

Bunu, iki yolla yapabilirler. Birincisi, Demokrat Parti’nin yaptığı gibi çıkaracakları bir kanunla, bu hisseleri Hazineye devredebilirler. Ancak, kendisinden sonra gelecek olan siyasi otorite, mukabil bir kanunla hisseleri tekrar CHP’nin takibine bırakabilir. Burada mağdur olan, payı alan Türk Dil ve Tarih Kurumu olur ve bu gelirinden, tekrar mahrum bırakılır.

İkincisi, halen yürürlükte olan Anayasa’nın 134’ncü maddesi, birleştirilerek ortaya çıkan Türk Dil ve Tarih Kurumu’nun kuruluşuna yer vermektedir. Eğer, bu kurumunun işlevini yitirdiği, yani Türk Dili’nin ve Türk Tarihi’nin üzerindeki çalışmaların sonlandığı ve bundan sonrasına gerek kalmadığı bildirilirse, bu madde kaldırılır, dolayısıyla bu kurum da ortadan kaldırılmış olur.

Bu kurum ortadan kaldırılınca da, otomatik olarak (tartışmasız) hisseler Hazineye devredilir ki, yorgan gitmiş, kavga bitmiş olur.

Ne var ki, gerek ulusal ve evrensel miras hukuku, gerekse bu ülkenin kurucusunun son isteği dikkate alınmazsa, Türk milletinin bugünlere layık olmadığı görülür.

Yalnız bizim insanımız değil, bütün dünya aleyhimize bundan ders çıkarır.