Sigortacının biri orduya gitmiş ve askerler içtimada iken başlamış anlatmaya:
- Arkadaşlar!.. Ben size sigorta satmaya geldim. Sigortalı olmayanlar savaşa gittiğinde beynine bir kurşun yerse; ailesi hiç para alamaz. Sigortalı olanlar savaşa gittiğinde yaralansalar dahi; aileleri devletten yüklü miktarlarda para alırlar. Şimdi kimler sigortalı olmak istiyor?
Bu soru karşısında kimseden bir ses çıkmamış. Sigortacı ikinci kez anlatmış, ama yine kimseden bir ses çıkmamış. Sigortacı umutsuz bir şekilde gitmeye hazırlanırken, bir kıdemli Başçavuş çıkagelmiş ve demiş ki:
- Bir de ben anlatayım; ben bunların dilini iyi konuşurum.
- Peki Başçavuşum!
Sigortacının söz vermesi üzerine, Başçavuş başlamış nutuk çekmeye:
- Beyler!.. Şimdi sigortalı olup da beynine kurşun yiyenlere devletin ne kadar para ödeyeceğini duydunuz mu?
Hazırolda bekleyen askerler hep bir ağızdan cevap vermişler:
- Evet!..
Bu cevap üzerine Başçavuş konuşmasına devam etmiş:
- Şimdi bir düşünün bakalım; zarara uğamak istemeyen devlet, bundan sonra ilk çıkacak savaşa sigortalı olanları mı sürer, yoksa sigortalı olmayanları mı sürer?
HAN VE YOLCU
Günlerden bir gün, zamanın ünlü bir bilgesi hükümdarın sarayının kapısına geldi. Muhafızların hiçbirisi saygıları nedeniyle onu durdurmaya çalışmadı. Bilge, sonunda hükümdarın tahtında oturduğu odaya girdi. Ziyaretçisini hemen tanıyan kral saygıyla ayağa kalkıp sordu:
“Ne istiyorsun? Sana nasıl yardım edebilirim?”
“Bu handa uyuyacak bir yer istiyorum” cevabını verdi bilge.
“Ama burası han değil ki” dedi kral hafif kızgınlıkla,
“Benim sarayım.”
“Sorabilir miyim: Senden önce bu sarayda kim yaşıyordu?”
“Babam. O öldü ama.”
“Ondan önce kim yaşıyordu?”
“Büyükbabam. O da öldü.”
“O zaman burası insanların kısa bir süreliğine gelip kaldığı, sonra da terk edip gittiği bir yer demek ki. Neden ona han demeyeyim?
TERS
Temel televizyon tamiri yaparken, 669 numaralı parçanın bozuk olduğunu tesbit etmiş. Hemen bir gönderi yazmış ve ilgili firmanın yedek parça servisinden o parçayı istemiş.
İstediği parçanın yerine 699 numaralı parça gelince, Temel çok sinirlenmiş ve "İşinizi ciddiyetle yapın" diye bir not ekleyerek paketi geri göndermiş.
Bir hafta sonra dört kelimelik bir notla aynı paket geri gelmiş:
- Lütfen paketi ters çevirin!..
OKYANUSTA BİR DAMLA
Bir adam, diğerine “Uzun zaman önce, sular yükseldiğinde asamın ucuyla kumun üstüne bir satır yazmıştım; insanlar hala durup onu okurlar ve hiçbir şeyin onu silmemesine özen gösterirler” dedi.
Öbür adam , “Bir zamanlar ben de kum üstüne bir satır yazmıştım, ama sular alçalmıştı ve engin denizin dalgaları onu sildi, geçti. Ama söyle bana, sen ne yazmıştın?” dedi.
İlk adam yanıtladı, “Şunu yazdım: ‘Ben var olanım!’ Ya sen ne yazmıştın?”
Diğer adam, “Şunu yazdım: ‘Ben, bu okyanusun bir damlasıyım yalnızca.’
dedi.
|