Denizde bir balık varmış. Çok fakirmiş. İş arar bulamaz, avare gezermiş. Günlerden bir gün bu balık sahile uğramış. Demişler ki:
“ Bak fakir balık, karşıki tepecikte varlık havuzu var. Oraya ulaşırsan zengin olursun. “ Fakir balık sahile çıkmış. Kumun üstünde takla atmış, debelenmiş, sonunda varlık havuzuna ulaşıp, suya atlamış.
Havuza gelinceye kadar gösterdiği gayreti izleyen zengin balıklar fakir balığı coşkuyla karşılayıp çeşitli hediyeler vermişler. Bu hediyeler öyle çokmuş ki, artık fakir balık, zengin balık olmuş. Zengin balık ertesi günden itibaren gözlerini denize dikip bir fakir balığın havuza gelmesini beklemeye başlamış.
Zengin balıklar isteseler ve yardım etseler dünyada bir tane fakir balık kalmaz. Bunun için tepecikteki havuzdan çıkıp denize ulaşmaları gerekir. Ama bunu hiç istemezler, çünkü fakir balıklardan gereksiz yere korkarlar. Bu korkuyu yendikleri takdirde mutlulukla kucaklaşacaklardır. Vakit henüz geç değildir. Zengin balıkların tepecikten ayrılıp denize doğru geldiklerini ve denizdeki fakir balıkların onları alkışladıklarını görür gibi oluyorum.
ZEBRA İLE KURT
Bir zebra varmış. Bir de kurt varmış. Kurt, zebra ile arkadaş olmak istiyormuş ama zebra buna yanaşmıyormuş. Senin arkadaşlığın bana yarar değil, zarar verir, diyormuş. Kurt, günlerce, haftalarca zebranın peşinde dolaşmış, yalvarmış, yakarmış ve zebraya arkadaşlık teklifini kabul ettirmiş. Ertesi gün arkadaşlarıyla haberleşen kurt, zebrayı tuzağa düşürüp, etrafını sarmışlar. Zebra kuşatmayı yarıp kaçmaya başlamış. Kurtlar, zebrayı uzun süre kovalamış. Sonunda, zebra dar ama derin bir uçurumdan karşıya atlayıp, kurtulmayı başarmış. Zebrayı kovalarken, düşüp yaralanan ve gerilerde kalan aldatan kurdu, arkadaşları öldürüp, yemişler. Kaynak: Serdar Yıldırım Kalın sağlıcakla
YERİN ÜSTÜNDEKİ ÖKÜZLER
Darülfünun müderrislerinden Ömer Ferit Kam (1861-1944)’a ”Dünya öküzün boynuzlarında mı durur?” diye sormuşlar. Üstad biraz düşünüp öğrencilerine “yazın!” demiş ve şunları söylemiş:
Ne taaccüp ediyorsun buna dünya derler Duyulan herzelere onda nihayet yoktur Yerin altında öküz var mı dedi bir meczup Onu bilmem dedim, fakat üstünde pek çoktur.
DÜŞÜNME DERİN Nasreddin Hoca’nın sağlıklı, her zaman neşeli hâline gıptayla bakan birisi: – Hocam, maşallahın var, yüzünden kan damlıyor. Neşenden hiçbir şey kaybetmiyorsun, demiş, bunun sırrı ne? Hoca o babacan tavnyla: – Sır filan değil, demiş, Lokman Hekim’in öğüdünü tutuyorum: Ayağını sıcak tut, başını serin. Kendine bir iş tut, düşünme derin. |