Değerli okuyucularım, Aziz Nesin'in kaleme aldığı "Memleketin Birinde, Bay Öküz'le Bay Ahmet" Kurmaca hikayesini iki bölüm halinde siz değerli okuyucularımla paylaşmak istiyorum. Hikaye şöyle:
BAY ÖKÜZ’ LE BAY AHMET. Bir zamanlar, ülkenin birinde bir Ahmet Bey varmış. Arpa, mısır, saman alışverişi yaparmış. Çok zenginmiş. Zenginmiş ama, har vurup harman savurmayı da sevmezmiş. Tutumlu bir kişiymiş. Karısı, bigün Ahmet Bey’e, – Çocuğun ayakkabısı eskidi. Yeni ayakkabı almak gerek… demiş. Ahmet Bey, karısına kızmış: – Bu nasıl iştir? Annem bana iki üç yılda bir ayakkabı alırdı da babam yine kızardı. «Bizim zamanımızda bir ayakkabı beş on yıl giderdi.» diye söylenirdi. «İnsanlarda namus kalmamış, her şeyi çürük çarık yapıyorlar.» derdi. Şimdi bizim oğlumuz iki ayda bir ayakkabı paralıyor. Sende hiç mi insaf kalmadı?.. Kadın, – Suç benim değil, demiş, ayakkabıyı eskiten ben değilim. Kadın bu kızgınlıkla oğluna çıkışmış: – Sen ne biçim çocuksun… Baban da, ben de bir ayakkabıyı iki yıl giyerdik. Şimdiki zamanın çocuklarında hiç insaf kalmamış. iki ayda bir ayakkabı eskitilir mi? Oğlan, – Suç benim değil, demiş, siz de biliyorsunuz, ben eskiden bir ayakkabıyı bir yıl giyerdim. Sonra ancak altı ay giyebildim. Şimdi herşey bozuldu yeryüzünde… Bir ayakkabı iki ayda paramparça oluyorsa ben ne yapayım? Satıcılarda ahlak kalmamış. Çürük ayakkabı satıyorlar. Anne ile oğul, her zaman ayakkabı aldıkları satıcıya gitmişler. Neden çürük ayakkabı yaptığını sormuşlar. Satıcı, – Bunun suçu benim değil, demiş. Ayakkapların çürüklüğünden şikayetçi olan bir siz değilsiniz. Herkes de sizin gibi. Ben de bu çürük ayakkapları beğenmiyorum. Ama ne yapayım ki, şimdi zaman değişti. insanlarda ahlak kalmadı. Kunduracılar, hep böyle çürük kundura yapıyorlar. Kunduraların çürüklüğünden o denli çok yakınmış ki, satıcı da, kunduracıya gidip, neden sağlam kundura yapmadığını sormuş. Kunduracı, – Bunda benim suçum yok, demiş. Ben kundura yapmak için aldığım gereçlere, eskisinden daha çok para veriyorum. Ama ne kadar çok para versem işe yaramıyor. Eski insanlar daha namusluydu. Sağlam gereç satarlardı. Şimdiki köseleler, deriler çürük dayanıksız. Bunda benim hiç suçum yok. Kunduracı sinir içinde, deri kösele aldığı tüccara gitmiş. Neden dayanıksız, çürük deriler, köseleler sattığını sormuş. Derici, – Benim hiç suçum yok, demiş. Ben dayanıksız deri, kösele satıp da, alıcılarımı kaçırmak ister miyim? Ama zaman değişti kardeşim. Şimdi insanlarda ahlak, namus kalmadı. Kaç deri fabrikası değiştirdim. Hepsi de kötü, dayanıksız deri yapıyor. Derici, işi bu kadarla bırakmamış. Alışveriş ettiği fabrikanın sahibine gitmiş. – Sizin çürük derileriniz, köseleleriniz yüzünden ben utanılacak duruma düşüyorum… demiş. Fabrikanın sahibi de, – Ne desen doğru, kardeşim, demiş. Ama benim hiç suçum yok… Eski zamanlarda fabrikamızda işlemek için aldığımız ham deriler sağlam çıkardı. Şimdi insanlarda hiç ahlak kalmamış. Hem eskisinden pahalı, hem de çürük deri satıyorlar… Devam edecek. |