Osmanlı'nın son vak'anüvis ünlü tarihçi Abdurrahman Şeref Bey, Galatasary Lisesi'nde tarih dersleri okutuyormuş. Abdülhamit'in cahil ve görgüsüz paşalarından birinin çocuğuna sınıfta herkesin içinde:

- Adam ol, baban gibi eşek olma, der.
Çocuk hocanın bu sözünü hemen babasına yetiştirir. Paşa çok kızar. Hocanın haddini bildirmek üzere okula gider. Hoca, müdürün odasına çağrılır. Paşa hiddetle:

- Hocaefendi, ben bir paşayım. Bana eşek demeye ne hakkınız var, ne cesaret bu, der.

Abdurrahman Şeref Bey:
- Ne ilgisi var paşam. Ben öyle bir şey söylemedim. Hem sizi tanımam ki, der.

Paşa:
- Evet söylemişsiniz. Talebeniz olan oğluma, "Adam ol, baban gibi eşek olma!" demişsiniz.

Abdurrahman Şeref Bey:
- Ha... Evet... Çocuğunuzu derse çalışmadığı için azarladım. Fakat sözlerimle size hakaret etmedim. Aksine sizi örnek gösterdim. Adam ol baban gibi!... Eşek olma, dedim, der.
Paşa söyleyecek söz bulamaz. Hocaya teşekkür ederek okuldan ayrılır.
 
BİR PLAKANIN HİKAYESİ 

Bu hikaye gerçekten yaşanmış bir olaydan aktarılmaktadır.
Yurtdışından yaz tatili için Türkiye'ye gelen işçi bir vatandaşımız trafik kurallarını ihlal ederek kırmızı ışıkta geçer.
Hemen orada bulunan polis ekibi resimdeki plakayı (...........) anons eder ancak bir sonraki polis ekibi plakayı anlayamaz ve dalga geçildiğini zannedip tekrar tekrar sorar.

Bu durumdan faydalanan yine işçi vatandaşımız olur ve bir sonraki ekibi de geçer.

Araca en son Edirne Kapıkule sınır kapısında ki son çıkışta cezai işlem yapılabilir.
Ve o fotoğraf anı olarak çekilir.

MATEM DAYAĞI 

Amerika’nın Luziyana eyaletindeki yerlilerin çok tuhaf bir adetinden söz edilir.
Önemli bir kişinin cenaze töreni yapıldıktan sonra ölünün ailesine mensup olmayan eşraftan biri bir matem nutku söyler ve bu nutuk bitince cenaze alayında bulunanlar üzerlerindeki elbiselerini çıkarırlar ve hatibin huzuruna sıra ile giderlermiş.

Konuşmacı hazretleri iki parmak kalınlığında bir kayışla bunlara şiddetli darbeler indirir ve :
 - Unutmayın ki kaybettiğimiz kahraman gibi bir savaşçı olabilmek için acıya dayanmak şarttır! dermiş...

CİNGÖZ AHMET 

Üniversitelerden birinde birkaç yıl önce alttan ders alanlar için bütünleme sınavları yapılıyormuş. Üniversiteye yeni gelen öğretim görevlisine bu sınavın gözetmeni olma görevi verilmiş.

Bir öğrenci dikkatini çekmiş, sürekli birilerine bakıyor ve kopya çekiyormuş.
Sınıfın huzuru kaçmasın diye öğrencinin kağıdını en son ayırırım diye düşünmüş. Çocuk kopya çekmiş çekmiş ve kağıdını doldurmuş.

Hoca unutur mu çocuğun kopya çektiğini, kendinden çok emin, kağıdını alıcak...

Bütün herkes kağıtları vermeye başlamış. Sıra bu çocuğa geldiğinde sen sürekli kopya çektin senin kağıdını ayırıcam ve şikayet edicem demiş.

Çocuk sen benim kim olduğumu biliyor musun, beni tanımıyorsun galiba diyerek cevap vermiş.
Bunun üzerine eğitim görevlisi tanımıyoruuuum diye kendinden emin bir cevap vermiş.

Bunun üzerine çocuk iyi o zaman diyerek kağıdını hocanın elindeki diğer kağıtların arasına hızlıca yerleştirmiş ve tanımadığınıza sevindim diye cevap vererek oradan uzaklaşmış :D

Eğitim görevlisi birkaç saniye kendine gelememiş sınıf bomboş kalmış.
O günden sonra bir daha böyle bir hataya düşmemiş ve adına Cingöz Ahmet dedirtecek kadar uyanık olmuş!!!!!