Anaokulunun son günü küçük öğrenciler öğretmenlerine hediye verdikleri bir parti düzenlemişler. Çiçekcinin oğlu öğretmene bir hediye paketi uzatmış. Öğretmen paketi yavaşça sallamış, eliyle tartmış ve demiş ki:
- Sanırım bu bir buket çiçek.
- Doğru, nerden bildiniz öğretmenim?
- Şey, tahmin ettim.
Sıradaki öğrenci, şekercinin kızıymış, o da öğretmene bir hediye vermiş. Öğretmen gülümseyerek paketi almış, eliyle tartmış, hafifçe sallamış ve şöyle demiş:
- Sanırım bu bir kutu çikolata.
- Aaa, nerden bildiniz öğretmenim?
- Şey, bir tahmin sadece, nasılsa tuttu işte.
Bir sonraki hediye Tekel bayisinin oğlundan gelmiş. Öğretmen paketi almış, ama alttan küçük bir sızıntı varmış. Paketi tutarken, parmağı ıslanan öğretmen yavaşça parmağını diline sürmüş:
- Bu şarap olabilir mi?
- Hayır öğretmenim!..
Öğretmen tekrar sızan yerden bir damlayı parmağıyla alıp tadına bakmış, bir tahmin daha yapmış:
- Şampanya öyleyse.
- Hayır öğretmenim!..
Öğretmen sızıntının bir daha tadına baktıktan sonra, çocuğa sormuş:
- Tamam, pes ediyorum, bilemeyeceğim, nedir bu?
Çocuk neşeyle haykırmış:
- Bir köpek yavrusu!..
KÖPEĞİ VURUN
Amerikalı avcılar, sadece Trabzonda yaşayan mavi maymun avlamak için Trabzona gelmişler. Bu işin uzmanını arayan avcılar, sorup soruşturduktan sonra, Temel olduğunu öğrenmişler. Temel'i arayan avcılar, mavi maymunların yaşadığı yerin yakınlarındaki bir köyde, köy kahvesine gidip Temel'i çağırttırmışlar. Bir süre sonra Temel, elinde bir tüfek ve yanında uyuz bir köpekle çıkagelmiş. Beraberce mavi maymunların yaşadığı bölgeye gidilmiş. Temel büyük bir ağacı göstererek demiş ki:
- Alın bu tüfeği sizde dursun, ben ağaca çıkıp maymunları tek tek aşağı atacağım, ama siz ateş etmeyin, köpeğim onları boğarak öldürür.
Temel'in bu sözüne şaşıran avcılar sormuş:
- Madem ki ateş etmeyeceğiz, tüfeği bize niye veriyorsun?
Temel cevap vermiş:
- Yanlışlıkla ben düşersem, köpeği vurun!..
TÖREDİR HAN'IM
Bu Bir Osmanlı Hikayesi
Bir defasında da, Karacahisar'ın fethinden sonra kurulan pazardaki esnaftan vergi alınması yolunda, Osman Gazi'ye Germiyan'dan birisi gelerek teklif verdi. Ve şöyle dedi:
-Han'ım bu töredir, bütün memleketlerde vardır ki padişah alır.
Osman Gazi sordu:
-Allah mı buyurdu? Yoksa beyler mi yaptılar?
O adam:
-Töredir Han'ım. Geçmişten kalmıştır, dedi.
Osman Gazi çok öfkelendi:
-Bir kişinin kazandığı başkasının olur mu? Kendi malı olur. Ben onun malına ne koydum ki bana akçe ver, diyeyim. Bre kişi, var git. Artık bu sözü bana söyleme de sana zararım dokunmasın." dedi. "Bizim vilayetimizde üç lokma helal vardır. Biri madenIer, biri vergi, biri de savaşlarda alınan ganimettir. Bizim askerimiz, gazi askeridir. Şimdi bunlara helal lokma gerektir. Kim askerine haram lokma yedire, o asker haram yiyen olur. Haram yiyenin de vefası olmaz, diye ekledi.
İşte, Padişahın hak gelirden başkasına iltifat etmediği görülmektedir. Bu yaklaşım ise, Osmanlı'yı cihan devleti yapmıştır.
|