Kötü çalışıyor da denebilir. Taahhütlü olmayan mektup ve gönderilerden kimileri yerine ulaşmıyor. Taahhütlü gönderilenler de geç ulaşıyor. PTT Kargo ise, ağır çalışıyor. Eski PTT’yi arıyoruz.
Değerli Okuyucularım, Sultan II. Mahmut’tan beri ülkemizde ulaşım hizmeti veren Posta Teşkilatı PTT, Posta, Telgraf, Telefon olarak anılıyor.
Türkülere konu olan Telgrafla yapılan haberleşme ortadan kalkıp, Telefonlar da (sabit) yabancı bir Şirketin (Telekom ya da Türk-Telekom) ticari tasarrufuna havale edilince, ortada sadece “Posta” işleri kaldı ki, şimdi PTT’yi sadece Posta olarak anlıyoruz.
Şimdiki nesil, telgrafla haberleşmeyi pek bilemez. Kısa ve acil anlatımlar/haberleşmeler için kullanılan telgrafta, Mors alfabesi denilen bir yazım ile haberleşme yapılıyordu.
Telgraf da, tıpkı telefon gibi, direkler arasına gerilen ince telleri kullanıyor, Mucidi ise, Amerikalı bilgin Aleksandr Gram Bell olarak biliniyor.
Dünyayı çepeçevre dolaşan uyduların bulunmasından sonra çıkan cep telefonları, haberleşmeyi dünyanın en ücra yerlerine kadar götürüyor ve her noktasına kadar yayabiliyor. O nedenle, ortalıkta telefonsuz dolaşan hiç kimse kalmadı. Üstelik, internete bağlı akıllı telefonlarla, dünya artık insanların avuçlarının içinde.
TEKRAR PTT’YE DÖNERSEK…
PTT’nin sadece P’si yani Postası elimizde kalınca haberleşme de, miktarı azalarak sadece mektuplara kalınca, Posta teşkilatı da gönderdiğimiz eşyayı ya da kısaca gönderiyi alıcısına ulaştırdı. Şimdi, birçok şubesinde yetersiz sayıda memurla bu hizmet devam ediyor.
Ne var ki, kimi özel şirketlerin “Kargo” adıyla yaptığı yük ve eşya taşıma uygulaması, Posta teşkilatını yolda yaya bıraktı.
Kargo şirketleri, aldıkları gönderiyi yurdun her tarafına 24ı saat içinde, yani bir günde teslim ediyorlar. Çok uzakta olan yerlere ise, bazen bu süre zorunlu olarak iki güne sarkabiliyor.
Bunu yaptıktan sonra, numarasını aldıkları cep telefonunuza gönderinizin kime ve ne zaman teslim edildiğini de bir mesajla bildiriyorlar. İşte, hizmet bu. Zamandan kazanmak ve garantili ulaşım da işte bu.
Kargo uygulaması, Posta teşkilatına da “PTT Kargo” adıyla girdi. Ayni hizmeti, bu kuruluş da veriyor, ama ağır aksak. Yararlanmak isteyenler, verilen hizmetten hoşnut değil.
Çünkü, gönderiler böyle bir-iki günde değil, daha uzun bir zaman içinde alıcısına teslim ediliyor. Ulaştığında, göndericisine bilgi vermek filan yok. Yani, ağır, aksak ve eksik bir hizmet.
PTT BANK
Fatura tahsilatından tutun da, aklınıza gelen birçok hizmeti vermeye çalışan PTT, yurdun her tarafına yayılmış olan şubeleriyle –çok gerekliymiş gibi - şimdi Bankacılık da yapıyor. Şubelerinin önüne kurduğu ATM’lerle para yatırıyor ya da para çekebiliyorsunuz. Bu sistemde ise, şimdilik pek aksama görülmüyor. Uygulama ilgi de çekiyor ve kullananların sayısı da giderek artıyor,
TAAHHÜTLÜ OLMAYANLAR ALICISINA VERİLMİYOR!
Bütün bunlara karşın, taahhütlü olmayan kimi mektupların kaybolması ya da alıcısına geç ulaşması, öte yandan kargo sisteminde meydana gelen gecikme ve aksaklıklar sebebiyle, PTT için iyi çalışan bir kurum denemiyor. Aksine, “PTT iyi çalışmıyor” denebiliyor. Ama, onlar buna aldırmıyor.
Mektuplarını taahhütsüz olarak Posta ile gönderen bir kişi olarak, son yıllarda mektuplarımın alıcısına teslim edilmediğini görüyorum. Elimde her hangi bir belge olmadığı için, “Mektubumun postaya verildiğini ya da nerede kaybolduğunu” soramıyorum, kanıtlayamıyorum.
Bu yazının kaleme alındığı sırada “adi mektup” deniler taahhütsüz bir mektubun gönderi fiyatı 2.90 Liraydı. Görünen o ki, kaybolan mektupla birlikte böylece 2.90 TL’de uçup gidiyor. PTT yönetiminin buna bir çare bulması gerekir. Başka bir söylemle, kaybettiği güveni yeniden kazanması gerekir.
Dolaşan haberlere göre, PTT’nin de gelir getiren diğer büyük kuruluşlar gibi, yerli -yabancı demeden satılacağı ve özelleşeceği söyleniyor.
Batağa sürüklenen müflis tüccarın, sonunda evindeki eşyayı bile satışa çıkardığı gibi, müflis iktidar da PTT’yi neden satmasın ki?