|
|||
ALDATMAK | |||
Tekin Sönmez | |||
Meyhanelerden çıkmazdı hiç. İçkisini içer, geç vakitte naralar atarak evinin yolunu tutardı. Ne çocuğuna, ne eşine, ne anasına, babasına ve ne de çevresine hayrı dokunmamıştı. 'Ayyaş Hamdi' böyle bir yaşamın sonunda rahmetli oldu. Cenaze namazı kılındıktak sonra imam sordu: -Merhumu nasıl bilirsiniz? -İyi insandı... Kimseye kötülüğü olmadı... Toprağı bol olsun... ve benzer cevapları duyan Bektaşi sabredemedi ve yanındakinin kulağına fısıldadı: -Bizi neyse de, Allahı da aldatmaya yelteniyorlar. BİR DE SENİN KULUNA BAK Bektaşi Baba İstanbul'da gezinirken, padişahın sarayı olduğunu zannettiği görkemli bir binanın yakınından geçmekte idi. Binanın önünde şatafatlı bir fayton durmakta idi. Binadan sırmalı elbiseleri olan adam çıkınca, muhafızlar selama durdu. Adam faytona binerken, Bektaşi meraklalandı ve muhafızlardan birinin yanına sokularak sordu. -Faytona binen padişahmıdır? -Hayır padişahın bir kuludur. Cevabını aldı. Bektaşi, tepeden tırnağa önce faytondaki adama baktı. Sonrada kendi haline baktıktan sonra, ellerine açarak: -Tanrım, bir padişahın kuluna bak! Sonra, bir de senin kuluna bak! Diye söylendi. KABAHAT TARLAYI GÖSTERENDE Köylü yağmur duasına çıkıyormuş, Bektaşi'ye 'sen de gel' demişler. Baba Erenler kalabalığa katılmış, yolda küçük tarlasının yanından geçerken elindeki sopayı tarlaya dikmiş, göğe bakarak: -Bizimki de burası, demiş. Duadan sonra bir yağmur bir yağmur; ortalığı seller basmış. Bektaşi'nin tarlasında ne varsa sular almış götürmüş. Bu manzarayı gören Bektaşi, ellerini yukarı kaldırmış: -Ulan, demiş; kabahat sende değil, bu tarlayı sana gösterende... |
|||
Etiketler: ALDATMAK, |
|
Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.