Amerikalının biri, sadece paraya ve maddiyata dayalı yaşamından bıkıp usanınca her şeyi satıp savmış, Hindistan'a gitmiş. Memleketin kuş uçmaz kervan geçmez bir köşesinde yaşayan, şöhretini duyduğu bir Guru’nun kapısına dayanmış. Yalvarmış, yakarmış ve sonunda eşiği aşmayı başarmış. Guru, Amerikalıya otlardan, samanlardan yapılma bir kulübe göstermiş ve demiş ki:
- Burada inzivaya çekileceksin. Kimseyle görüşmeyeceksin, kimseyle konuşmayacaksın, su ve ekmekle yetinip tefekküre dalacaksın!..
10 sene geçmiş. Guru bir gün, Amerikalıyı yanına çağırtmış:
- 3 kelime söyleme hakkın var. Seni dinliyorum!
Zar zor konuşmuş Amerikalı:
- Karnım çok aç!
Guru Amerikalıyı kulubesine geri gönderirken, adamlarına emir vermiş:
- Günlük tayınını biraz artırın!..
Bir 10 sene daha geçmiş. Guru Amerikalıyı tekrar yanına çağırtarak seslenmiş:
- 3 kelime söyleme hakkın var. Seni dinliyorum!
Amerikalı dert yanmış:
- Yatak çok sert!
Guru Amerikalıyı kulubesine geri gönderirken adamlarına emir vermiş:
- Altına biraz daha saman ilâve edin!..
Bir 10 sene daha geçmiş, guru, Amerikalıyı bir kez daha yanına çağırtarak seslenmiş:
- 3 kelime hakkın var. Seni dinliyorum!..
Amerikalı boynunu bükmüş ve isteğini söylemiş:
- Evime gitmek istiyorum!
Guru kızmış ve Amerikalıya bağırmış:
- Sittir git ulan nereye gideceksen!.. Zaten geldiğinden beri vır vır ötüyorsun, devamlı şikâyet ediyorsun!..
GİRİŞ BEDAVA
Iki Kayserili kasabada bir tiyatro açmışlar fakat Kayserililer malum çok cimri, kimse para vermek istemediğinden her gün sıfır çekiyorlarmış. Bakmışlar olacak gibi değil, düşünmüşler ne yapalım ne edelim diye. En sonunda birinin aklına bir fikir gelmiş.Ertesi gün her tarafa ilanlar asılıyor.
“Cumartesi günü tiyatromuza giriş bedavadır.”
Kasaba halkı bedavayı bulmuş kaçırır mı. Cumartesi günü tiyatro ful çekmiş, bizimkiler mükemmel bir oyun sergiliyorlar. Herkes ayakta alkışlıyor. Oyun bittikten sonra kasaba halkı çıkışa doğru yönelmiş ama ne görsünler ? Kapılar kilitli ve şu yazı yazıyor :
“Cıkış 10 Lira”
ALIN TERİNDE BEREKET VARDIR
Bu Bir Osmanlı Hikayesi
Sultan I. Mahmud boş zamanlarında kuyumculuk yapar, yaptıklarını sattırır, elde ettiği birkaç kuruş kâr ile de ufak tefek ihtiyaçlarını temin ederdi. Bundan da büyük bir haz duyardı. Yine birgün kuyumculuk ederken vezirlerden biri onun yanına yaklaştı ve:
“Niçin böyle zahmet edersiniz?” deyince Padişah:
“Bre ne yabana söylersiz! Milletin hazinesini, milletin ihtiyaçlarına sarfetmek gerekdir. Saniyen, insan olana durmadan çalışmak gerekdir. İnsanın çalışıp alın teri dökerek kazandığı paranın zevki başkadır. İçinde alın teri, göz nuru bulunan kazanç helal olur. Böyle kazancın tadı, beti ve bereketi olur” dedi.
|