ads
DOLAR 38.89 ₺
EURO 43.45 ₺
STERLIN 51.67 ₺
G.ALTIN 3,997.10 ₺
Ç.ALTIN 6,658.87 ₺
BİLEZİK 3,714.30 ₺
BTC 103,063.39 $
ETH 2,483.28 $
BİST 9,668.36
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce

Tekin Sönmez

Tekin Sönmez

“Muhtarlar Meclisi” Olsun!

Yayınlama: 9 Ocak 2017 Pazartesi 21:16 Okunma: 3098

Cumhurbaşkanı, değerli görüşlerini Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki Vekillere anlatmak yerine, Külliye dediği Sarayında topladığı Muhtarlara anlatıyor. Nihai kararları, her halde Muhtarlar verecek. Öyle ise, bir “Muhtarlar Meclisi” neden kurulmuyor?

        Değerli okuyucularım, Cumhurbaşkanı, Başbakan, Bakan ya da önemli bir konumdaki devlet adamı, görüşlerini emir ve talimatlarını dilediği yerde, gerekli gördüğü kişi ya da kurumlara bildirebilir. Onlarla toplantılar yapar ve onların da fikirlerini alabilir.

      Buraya kadar iyi de, Cumhurbaşkanı’nın Türkiye Büyük Millet Meclisi gibi, halkın özgür iradesiyle kendisini temsilen seçtiği vekillerini toplamak ya da toplu halde iken görüş ve düşüncelerini onlara aktarmak varken, köy ya da mahalle Muhtarlarını sık sık toplayıp, önemli konularda düşüncelerini söylemesi, yerine göre esip gürlemesi, halkın üzerinde şaşkınlık yaratıyor.

   Bendenizin sorduğu bu soruyu, vatandaşlarımız da, sıkça soruyorlar. Üstüne üstlük, Cumhurbaşkanı, “Muhtarlardan, nasıl oluyor da faydalanıyor? Onları, ne maksatla topluyor? Muhtarları küçümsemek anlamında değil, ama onlardan ne ve nasıl bir katkı bekliyor ki? “diye soruyorlar.

    Önemli bir katkıları oluyorsa, Türkiye’de, bir “Muhtarlar Meclisi”de kurulabilir. Böylece, onların da kıymetli fikirlerinden yararlanma imkanı olur.

  İnsanın aklına, başka bir düşünce de geliyor. “Muhtarların potansiyelinden bu güne kadar faydalanma imkanı olmadıysa, hiç değilse bundan sonra Valiler

Vilayet merkezlerinde, Kaymakamlar da İlçelerinde Muhtarları toplasınlar ve bu önemli  fayda, süratle sağlansın.”

     Yok, eğer konuşmak için bir topluluk bulmak ya da kurmak gerekiyorsa, Cumhurbaşkanı’nın kendisini dinleyecek bir vatandaş topluluğu her zaman bulunabilir. Hatta, bu vatandaşların içinden, kendilerine söz verildiği takdirde kıymetli fikirler öne sürenler de olabilir.

                        CUMHURBAŞKANI, KONUŞMAKTA ÖZGÜRDÜR

    İsmet Paşa’nın Cumhurbaşkanlığı dönemini tam hatırlayamıyorum. 1950’de Demokrat Parti iktidar olunca, Cumhurbaşkanı Celal Bayar oldu. O yıllarda Televizyon yoktu, ama Radyolar hemen her yerde vardı. Özellikle halkın % 80’inin yaşadığı köylerin kahvelerinde, birer bataryalı radyo bulunuyordu.

      Çok iyi hatırlıyorum. Cumhurbaşkanı, sık sık radyoya çıkıp konuşmazdı. Hatta, Başbakanı bile sıkça konuşurken duymazdık. Ne var ki, onlarla ilgili haberleri, gazetelerden ya da radyoların haber bültenlerinden öğrenirdik.

      20’nci asrın ikinci yarısında iletişim araçlarının çoğalması, özellikle görüntülü yayın yapan televizyonların kurulup artması, hele renkli ve özel televizyonların ortaya çıkması, konuşma ve görüntü verme meraklılarına büyük imkan ve kolaylık sağladı.

      Bu imkanlar, siyasette de büyük kolaylığa sebep oldu. Siyaset adamları, özellikle Cumhurbaşkanı ve Başbakanlar da bu imkandan faydalandılar, ama Tayyip Bey kadar değil. Öteki Cumhurbaşkanlarını, gözünüzün önüne getirin.

      Bazen gece yarısı kalkıp, bir bardak su içmek için mutfağa gidiyorum, “Ne var, ne yok?” diyerek televizyonu açıyorum. Yine Tayyip Bey konuşuyor. Yayın, canlı olmasa bile yandaş kanallar, hep onun konuşmasını veriyorlar. Şaşıyorum.

     Televizyon sahip ve yetkilileri bunu belki de “Göze girmek” için yapsalar da, işi “Çok muhabbet, tez ayrılık getirir.” noktasına getiriyorlar.

      Bu yetmiyormuş gibi, son günlerde Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın’ı da ekranlarda sıkça görmeye başladık.  Baş danışman Jöleli Yiğit Bulut’aysa, zaten alıştık.

     Bu durumda, Külliyeden yeni görüntüler çıkacağından kuşkunuz olmasın.