Bir zamanlar Japonya’da eski bir tapınakta bir bilge yaşardı. Bir gün tapınağın kapısının sabırsız bir şekilde vurulduğunu duyar. Kapıyı açar ve genç bir öğrenci ile karşılaşır.
Öğrenci, “Büyük ustalar ve bilginlerle çalıştım. Kendimi Zen felsefesini tamamlamış addediyorum. Gene de eğer bilmem gereken bir şey varsa onu bilgime katabilir misiniz diye geldim size” der.
“Çok güzel, gelin birlikte çay içelim ve öğrendiklerinizi konuşalım.” der yaşlı bilge.
İkisi karşılıklı otururlar ve yaşlı bilge çay hazırlamaya başlar. Çay hazır olunca misafirinin bardağına dikkatle çayı koymaya başlar. Bardak dolduktan sonra da çayı dökmeye devam eder ve çay misafirinin avuçlarına doğru taşar. Şaşıran öğrenci geri sıçrar ve hiddetle, “Ne biçim bilgesin sen? Bir fincanın dolduğunu bile anlayamayan budalanın tekisin.” diye bağırır.
Yaşlı bilge sakin bir şekilde cevap verir “Aklın tıpkı bu fincan gibi o kadar çok fikirle dolu ki orada bir tek boş oda bile yok. Bana geleceksen aklın boş bir bardak gibi olsun ancak o zaman bir şeyler öğrenebilirsin”.
SİFONU ÇEKMEYİN
Temel Dallas'taki kuzeni Dursun'u görmeye gitmiş. Dursun Temel'i havaalanında karşılamış. Beraberce dışarı çıkmışlar. Temel bir bakmış ki; 10 metre boyunda bir limuzin görmüş. Hayretler içinde kalan Temel, şaşkınlıkla seslenmiş:
- Uyyy, amma da büyükmüş bu araba da!..
Temel'in bu haline gülen Dursun demiş ki:
- Ula uşağım, burası Amerika!.. Burada her şey büyüktür!..
Beraber yola çıkmışlar ve biraz sonra Dursun'un çiftliğinin kapısından içeri girmişler, ama git Allah git, bir türlü eve varamamışlar. Temel şaşkınlık içinde kendi kendine söylenmiş:
- Uyy, amma da büyük çiftlik da!..
Dursun yine hafifçe gülmüş ve demiş ki:
- Ula uşağım, burası Amerika!.. Burada her şey büyüktür!..
Akşam olunca, yemek salonuna geçmişler. Salonun ortasında kocaman bir masa bulunuyormuş. Masanın bir ucuna Temel, bir ucuna da Dursun oturmuş, ama Dursun'u uzaktan zor seçen Temel, şaşkınlıkla bağırmış:
- Uyyy amma büyük masa da!..
Masanın karşı tarafından Dursun'un sesi gelmiş:
- Ula uşağım, burası Amerika!.. Burada her şey büyüktür!..
Yemekten sonra tuvalete gitmek isteyen Temel, Dursun'a sormuş:
- Ula Dursun, tuvalet nerede?
Dursun tarif etmiş:
- Alt kata in, soldan üçüncü kapı.
Temel alt kata inmiş, ama soldan üçüncü kapı yerine, yanlışlıkla sağdan üçüncü kapıdan girmiş. Temel'in girdiği yer de evin havuzunun olduğu yermiş. Her yer karanlık olduğu için, elektrik düğmesini ararken havuza düşen Temel, can havliyle bağırmaya başlamış:
- Sifonu çekmeyin!.. Sifonu çekmeyin!..
TETANOS İĞNESİ
Seksenlik koca, evden çıkmak üzere paltosunu giyerken, onu gören yaşlı karısı seslenmiş:
- Bu saatte nereye gidiyorsun?
- Doktora gidiyorum.
- Ne oldu? Yine neren ağrıyor?
Yaslı adam sırıtarak demiş ki:
- Yok hanım yok, doktora söyleyeyim de bana bir Viagra yazsın.
Bunu duyunca ayağa kalkan kadın, sokağa çıkmak için hazırlanmaya başlamış. İhtiyar adam merakla sormuş:
- Hayrola hanım, sen nereye gidiyorsun?
- Eğer o eski, paslı şeyi benim üzerimde kullanacaksan; ben de bir tetanos iğnesi yaptırayım bari!..
|