Öküz böyle söylerken, biyandan da işiyordu. Bunu gören inek,
– İşte, işte bak ne güzel de süt veriyorsun! diye bağırdı. Öküz,
– Ne sütü yahu, işiyorum… dedi. İnek de ona,
– Demek sen şimdiye dek hep süt işiyormuşsun da haberin bile yokmuş… dedi.
Bütün hayvanlar, başta en sütlü hayvan olan mandayla inek, öküzün en sütlü hayvan olduğunu yaymaya başladılar. Dağ-taş onların yaydıkları reklamla inledi.
– En yağlı süt, öküz sütü!
– Sütlerin en temizi öküzün sütüdür.
– Öküz öyle sütlüdür ki, süt işer!
Bu yoğun reklamlarla artık öküz de sidiğinin süt olduğuna, sanrı renkli süt işediğine inanmıştı.
Seçim zamanı geldi. Bütün hayvanlar, en başta da inekle manda, oylarını öküze verdiler. Böylece öküz, en sütlü hayvan seçildi.
Gel zaman, git zaman… Hayvanlara yeni bir başkan seçilecekti. Oldum bittim hayvanların başkanı elbet aslandı. Yine bir aslanın başkan seçileceğine hiç kuşku yoktu. Ama ne var ki, kaplan da başkanlığa adaylığını koymuştu. Kaplan,
– Ya o, ya ben!… diyordu.
Kaplan böyle diyordu ama, aslanın yine başkan seçileceğinden korkuyordu. Bunun üzerine “Ya o, ya ben!” diyen kaplan,
– Ne o, ne ben! demeye başladı.
Aslan da, kaplanın başkanlığa adaylığından sonra başkan olmaktan umutsıızluğa kapılmaya başlamıştı. Ya kaplanı başkan seçerlerse… Tek kaplan seçilmesin diye, aslan da,
– Ne o, ne ben! demeye başladı.
Bütün hayvanlar, hak etmediklerini, layık olmadıklarını bile bile hayvanların başkanı olmak istiyorlardı. Her başarılı, her güçlü kıskanıldığından, onlar da aslanla kaplanı çekemiyor, kıskanıyorlardı. İşte böyle böyle hayvanların başkanlığına öküz aday gösterildi. Çünkü hayvanlar, inanmadan öküzü en zekileri seçmişler, ama sonra sonra inanmaya başlamışlardı. Öküzü, yalan olduğunu bile bile, en sütlü hayvan, en güzel hayvan seçmişler, sonradan bu seçim resmileşince kendi yalanlarına inanmaya başlamışlardı. E böyle olunca, en zeki, en çiftesi pek, en hızlı koşan, en yakışıklı, en yırtıcı, en düşünür, en iyi koruyan, en büyük, en çok süt veren hayvan olan öküz, neden hayvanların başkanı olmasındı? Bu denli çok üstünlük ne aslanda vardı, ne de kaplanda… Kaldı ki, rakibi kaplan seçilmesin diye, tarih boyunca hayvanların başkanı olan aslan bile, öküzün başkanlığa kendisinden daha layık olduğunu söylüyordu. Yeni başkan adayı kaplansa,
– Başkanlık öküzün hakkıdır! diyor da başka bişey demiyordu.
Öbür hayvanlara gelince, nasıl olsa kendileri başkan olamayacaklarına göre, onlara en az zararı olan, hiç de rakip saymadıkları öküzün başkan olmasını istiyorlardı. İşte böylece seçim zamanı gelince, bütün hayvanların oybirliğiyle öküz başkan seçildi. Başkan öküz, kendini gerçekten başkan sanarak başkan gibi davranmaya başlayınca, hayvanlar da bu davranışı karşısında onu gerçekten başkan sanmaya başladılar.
Hayvanların tarihini yazan gergedan, çağını yazdığı tarih kitabına bu olayı şöyle yazdı:
“Atla katır tepişir, olan eşeğe olur. Öyle zaman gelir, güçlüler birbirine girer, arada öküz bile başkan olur.” BİTTİ.
|