Adamın biri cuma günü vefat etmiş, aynı gün de cenazesini defnetmişler.
Cenaze namazı kılındıktan sonra merhumun büyük oğlu Mehmet merak ile imama gidip sormuş :
– Babam cuma günü vefat etti, acaba ahirette rahat eder mi ?
– İmam : baban Namaz kılar mıydı?
– Mehmet : Kılmazdı. Ama cuma günü vefat etti.
– İmam : Kumar oynar, içki içer miydi?
– Mehmet :Her gece gazinoya giderdi; ama cuma günü vefat etti.
– İmam : Yalan söyler miydi?
– Mehmet : 10 lafından biri doğruydu; ama cuma günü vefat etti.
– İmam : Hovardalık yapar mıydı?
– Mehmet : Neredeyse yapmadığı gün yoktu; ama cuma günü vefat etti.
– İmam çok kötü sinirlenmiş. Cuma günü ellemezler ama cumartesi’yi bilemem
SORGU MELEKLERİ
Adamın biri bir gün ölür ve öbür dünyaya gider. Sorgu meleği nasıl kötülükler yaptın diye sorar. Adam saymaya başlar. Bir süre sonra bitirir. Sorgu meleği yanında yardımcısına döner ve bir şeyler fısıldar. Adam hemen atılır ve derki
– Peki yaptığım iyilikler ne olacak. Sorgu meleği :
– Bir kere bir dilenciye 100 milyon vermişsin. Bir kerede bir boyacıya 200 milyon vermişsin der. Adam sevinir. Sorgu meleği:
– Bu adama 300 milyonunu verin ve hemen cehenneme atın der.
KIYAMET ALAMETLERİ
Nasreddin Hoca`ya sohbet esnasında sorarlar:
– Hocam, kıyametin alameti nedir bize anlatır mısınız?
“Neme lazım” diye yakınmış Hoca.
Soruyu soran cemaat Hoca’nın verdiği cevaba şaşırmış ve demişler ki:
– “Nasrettin Hocam” “Siz de neme lazım derseniz biz kime sorup kıyametin alametini öğreneceğiz?”derler.
Nasrettin Hoca yine ısrarcı bir şekilde:
– “Dedim ya neme lazım diye”
“Herkes neme lazım dediği zaman, işte bu kıyamet alametidir!”
BUGÜN RAMAZAN
Ramazan günlerini hesaplamak için bir çömleğin içine her gün bir taş atar, Hoca. Bir avuç taş doldurur çömleğin içine Hoca’ nın yaramaz oğlu, muziplik olsun diye. Bir zaman sonra arkadaşları: “Bugün Ramazan’ ın kaçı acaba? diye sorarlar Hoca’ya. Hoca’da: “Şimdi eve gider öğrenirim. Biraz sabredin.” der ve evinin yolunu tutar. Çömleği boşaltır; bir sayar, iki sayar… Taşların yüz yirmi beş tane olduğunu görür. Şaşkın bir halde döner arkadaşlarının yanına Hoca.
– “Arkadaşlar, bugün, Ramazan’ ın kırk beşi” der. Hoca’ nın bu cevabına gülüşürler arkadaşları. Aralarından biri:
– “Aman Hocam, bir ay otuz gündür. Hiç Ramazan’ ın kırk beşi olur mu?” diye itiraz eder. Hoca, biraz şaşkınlık biraz da kızgın bir ifadeyle:
– “Ben yine insaflı davrandım. Benim çömlek hesabına bakacak olursak; bugün Ramazan’ ın yüz yirmi beşi!”der.
|