DOLAR 36.03 ₺
EURO 37.20 ₺
STERLIN 44.75 ₺
G.ALTIN 3,267.32 ₺
Ç.ALTIN 5,321.06 ₺
BİLEZİK 2,968.08 ₺
BTC 94,215.83 $
ETH 2,767.82 $
BİST 9,774.40

Tekin Sönmez

Tekin Sönmez

İşte Adaletimiz, İşte Mahkemeler

Yayınlama: 14 Aralık 2019 Cumartesi 14:13 Okunma: 2331

Cumhur İttifakı’ndan bir hukukçu Milletvekili haykırıyor ve diyor ki;

BİLİRKİŞİLER NİTELİKSİZ,

SAVCILAR DELİL TOPLAMIYOR,

HAKİMLER DELİLE BAKMIYOR,

MAĞDURİYETLER YAŞANIYOR!

    Çok okunan bir gazete, bu sözleri sür-manşet yapmış. İyi Etmiş!

     Değerli okurlarım; Hatırlanacağı üzere, bu konuyu bu sütunlarda çok yazmıştım. Daha açık bir ifadeyle, Türkiye’de adaletin olmadığını, yargı organlarının adil çalışmadığını, bu sebeple bir haktan ve hukuktan bahsedilemeyeceğini ve de bunun sebeplerini, uzun uzun anlatmıştım.

    Nihayet siyasi iktidarın ortağı olup, partisi Cumhur İttifakı’nda yer alan Feti Yıldız adındaki bir Hukukçu Milletvekili patlayıp, yukarıda büyük harflerle yazdığım sözleri söylemiş.

    Şimdi, söylemin her satırını tek tek ele alalım.

                                         BİLİRKİŞİLER NİTELİKSİZ

    Hakim, yaşanan her olayı ve onun konusunu bilemeyeceği için, yargıda bir “Bilirkişilik Müessesesi “ kurulmuş. İyi düşünülüp, iyi de yapılmış.

     Bilirkişiyi, mahkemenin hakimi seçiyor. Bilirkişi olarak seçilen kişinin, o olayı ya da olayların konusunu ne kadar bildiğini ise, çok kere ve sadece Allah biliyor.

     Bilirkişi, bu işi elbette bir ücret karşılığında yapıyor. İşin içinde bir çıkar çatışması  ve para konusu olduğu için, Bilirkişinin ne kadar tarafsız davrandığını da bir kendisi, bir de Allah biliyor.

     Bilirkişinin verdiği rapora, yani koyduğu hükme göre karar vermek hakimin kolayına geldiği için, işte burada adalet tecelli etmiyor. Hele, yukarıda ifade edildiği gibi Bilirkişi bir de “niteliksiz” olursa adalet, adalet olmaktan çıkıyor.

     Oysa, Yargıtay’ın kararına göre; “Hakim, Bilirkişinin Raporuna uymak zorunda değildir”, ama öyle olmuyor.

                                   SAVCILAR, DELİL TOPLAMIYOR

    Feti Yıldız, tespitlerine dayanarak bunu söylüyor. Kendim de yaşadığım için bunu biliyorum, Feti Yıldız doğru söylüyor.

    Sadece aldığı ifadeyi delil sayan ya da fazlaca araştırmadan hüküm kuran kimi Savcılar, adaleti yerle bir eden hakimlerden geri kalmıyorlar. Belki de, yasa gereği insanlar hakkında hiç de inandırıcı olmayan ve gerçekleri gözetmeyen biçimde binlerce yıl hapis cezası istemeleri, insanları güldürüyor.

     Savcının istediği o cezayı çekmesi için o kişinin en az 20-30 defa dünyaya gelip 80-100 sene yaşaması gerekiyor. Yasa öyle dese de, hukuk mantık üzerine kurulmuştur. Onu gözetmek lazımdır.

      Savcılar, düzgün ve gerekli delil toplamadıkları gibi, hele delil toplamak için yazdıkları  yazılardaki takip edilmeyen o gecikmeler de, adaleti iyice yok ediyor.

                               HAKİMLER, DELİLE BAKMIYOR

     Feti Yıldız, iddiasında haklı. Anayasamızın 138’nci maddesi, hakimin kararında en son olarak kanaatini kullanmasını söylese de, hakimler delilden çok öncelikle kanaatlerini kullanıp hüküm kuruyorlar. Nitekim, bir çok karar salt o sebeple Yargıtay’dan dönüyor.

    Çok kerede, yaptığı  suç nitelikli  eyleminden kuşku duyulmayan bir suçluyu, adli kontrol kaydıyla ya da sebepsiz yere serbest bırakan hakimler, kamuoyunun vicdanını sızlatıyor.

   Filvaki, kimi Savcıların da bunu yaptığı görülüyor. Bu durumda halkımız haklı olarak; “Adalet, bunun neresinde? Bu adalet nerede?” diyerek feveran ediyor, adeta isyan ediyor.

    Değerli okurlarım, bu durumu kendi kanıma göre değil, yaşanmış ve yaşadığım olaylara bakarak söylüyorum.

     Feti yıldız, böylece mağduriyetlerin, Türkçe ifadesiyle haksızlıkların yaşandığını söylemekle, gerçeği haykırıyor.

     Onun tek kusuru “Öz eleştiri” yapmaması, yani iktidar ortağı olarak adaletin bu duruma gelmesindeki paylarını ele almamasıdır.

     Haksızlıklar, kuşkusuz daha önce de vardı. Adalet, yani yargı sistemimiz, daha önce de çok iyi işlemiyordu. Halkın yargıya olan güveni, bu iktidar döneminde dip yapıp, neredeyse hiç kalmadı.  Şimdi doğru konuşan Feti Yıldız, geç kaldığı için bunu da sorgulamalıdır.

    Aksi halde işin sonu, Sultan II. Abdülhamit’in dediği gibi olur. Muhterem, onca gücüne rağmen; “Bu dünyada hak arayanlar, haklarını ancak ruz-i mahşerde alırlar.” buyuruyor.

   Adalet Bakanı’mız III. Abdülhamit, acaba ne buyuruyor?

 

        

 

google-site-verification=uSnnSC5jUTWittUtiCokfxv6706ikL65px5KxiN1Mg4