Toplam Üniversite sayımız 206 olmuş. Ancak, büyük çoğunluğunun kalitesi sıfırın üstüne çıkamıyor. Özel Üniversitelerin çoğu, Vakıf Üniversitesi adıyla ve tamamen ticari amaçla kurulmuş. Eski bir eğitimci olarak, eğitimin bir gün tüccarların eline düşeceğini tahmin edemedim.
Değerli okurlarım; Haber yeni. Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK) Başkanı açıkladı. “Üniversitelerin noksanlarını tamamladık, şimdi denetimlere başlıyoruz. Onlara, verdikleri öğretimin kalitesine göre karne vereceğiz.” diyor.
İlk bakışta, doğru bir söz ve güzel bir haber. Üniversitelerde öğretimin kalitesini artırmak için çalışacaklar ve başarılı olanlarla, başarısızları belirleyecekler.
Öncelikle diyebiliriz ki, YÖK’ün kendisi bir denetime tabi tutulsa, şüphesiz en başarısız kendisi olacaktır. O kadar ki, doğru dürüst bir sınav bile yapamayan bir kurul olarak, görevinde en başarısız seçilecek ve sınıfta kalacaktır. Ancak, o şimdi ayrı bir konu.
YÖK’ün de dayanamayıp gündeme getirdiğine göre, Türkiye Üniversiteleri dünyada en başarısız Üniversitelerin başında geliyor. Ölçü olarak, dünyada en başarılı 500 Üniversitenin arasına hiç bir üniversitemiz giremediğine ve bu sıkça dillendirildiğine göre, başkaca bir işaret aranmıyor.
Ölçü sade bu mu? Hayır, bu sadece bir tanesi. Üniversitelerimizden çıkıp da, uluslararası ün yapan ve bilime önemli katkısı olan kişilere de rastlanmıyor.
ÖZEL ÜNİVERSİTELER, KALİTEYİ BOZDU
İşte, zurnanın ”Zırt” dediği yer burası. Bu iktidarla birlikte, Özel Üniversitelerin sayısı birden arttı ve Üniversitesiz şehrimiz kalmadı. Kalmasın, ama böyle İlkokul açar gibi Üniversite açmak olmaz ki!
Özellikle, salt üniversite açmak için kurulan Vakıfların ortaya koyduğu Üniversiteler, halkın tabiriyle “Merdiven altı” haline gelmiş durumdalar.
Sadece para kazanmayı düşünen, yetişmiş, bilgili, ehil ve kaliteli öğretim üyesi bulunmayan, Ortaokul-Lise Öğretmenlerine ders verdiren bu Üniversitelerin mezunları, haklı olarak itibar ve ilgi görmüyor ve tercih edilmiyorlar.
Yine YÖK Başkanı’nın açıkladığına göre, bu gün 8 milyon öğrenci yüksek öğrenimde okumaya çalışıyor. Onlar, mezun olduktan sonra, geçimlerini sağlayacak bir işe yarayacaklarını katiyen düşünmüyorlar. Çünkü, aranan kapasite ve kalitede yetiştirilmiyorlar.
Halkımız, birçok Üniversitenin adını ve yerini bile bilmiyor. ANAP iktidarı döneminde, her İle açılan Anadolu Liseleri, nasıl ki Lise eğitiminin kalitesini bozduysa, Vakıf Üniversiteleri de (kimileri hariç), yüksek öğrenimin kalitesini bozdular.
Bu durum, ülkemizde “Kalitesiz Üniversiteler, Kalitesiz Yüksek Öğretim.” gerçeğini ortaya çıkardı.
Türkiye’de özel öğretim, kazançlı bir uğraş ve yatırım alanı olunca, böyle yeni ve kalitesiz Üniversite ve Özel Okulların daha çok sayıda açılacağını unutmayalım.