Adamın biri, uçakta yanında oturan hiç tanımadığı güzel sarışına demiş ki:
- Yanyana otururken, muhabbet edilirse; seyahat cok kısa sürermiş. Hanımefendi, hadi konuşalım.
Güzel sarışın, okuduğu kitabı yavaşca kapatarak sormuş:
- Ne üzerine konuşmak istersin?
- Mesela nükleer enerjiye ne dersin?
- Enteresan bir konu olabilir, ama önce sana bir soru sorayım; at, inek ve geyik aynı şeyi, yani ot yerler, ama çıkartırlarken geyik küçük parçalar halinde, inek lappadanak parçalar halinde, at da pişmaniye topları gibi çıkartır. Neden olduğunu biliyor musunuz?
Bu soru karşısında şaşıran adam, kekelemiş:
- Valla en ufak bir fikrim yok.
Bunun üzerine güzel sarışın sitem etmiş:
- Bir boktan anlamazken, nükleer enerjiyi nasıl tartışabileceğini zannediyorsun?
YATAK DAR GELDİ!
Nasrettin Hoca'nın karısı vefat etmiş. Erkek adamın yalnız yaşaması biraz zordur. Hoca da yalnızlığa dayanamamış, kendine uygun bulduğu dul bir hanımla evlenmiş. Nasrettin Hoca ile yeni karısı, gece olunca, yatmışlar yatağa, başlamışlar muhabbete. Kadın, rahmetli kocasını övmeye başlamış:
- Benim rahmetli şöyle iyiydi, böyle iyiydi...
Hoca bu, altta kalır mı? Kesmiş kadının sözünü:
- Benim rahmetli daha iyiydi!
Demiş ama dediğine de bin pişman olmuş. Kadının ağzı açılmış bir kere, kapatabilirsen kapat:
- Benim rahmetli erkenden kalkardı, sobayı yakardı, çorbayı pişirirdi, sofrayı hazırlardı...
Kadın rahmetli kocasının marifetlerini saymaya başlamış. İşin kötüye gittiğini gören Nasrettin Hoca, ayağı ile öyle bir itmiş ki; kadın yataktan yuvarlanarak düşmüş. Kendini yerde bulan kadın şaşkınlıkla sormuş:
- Hoca efendi, ne yaptın ayol?
Hoca cevap vermiş:
- Yatak dar geldi.
- Niye ki?
Hoca demiş ki:
- Bir yanda sen, bir yanda ben, bir yanda senin rahmetli, bir yanda benim rahmetli; dört kişi bir yatağa nasıl sığacağız yahu?
MUMLA ARARSIN
Bu Bir Osmanlı Hikayesi
Fitnat Hanım, çok güzel, henüz sakalı bile çıkmamış bakkal çırağı bir delikanlıya âşık olmuş. Bu nedenle bir bahane bulup sık sık bakkala, delikanlıyı görmeye gelirmiş. Bunu duyanlar delikanlıya,
-Fitnat Hanım gelip sana dikkatle baktığı zaman:
"çok bakma güzel, âteş-i hüsnümle (güzelliğimin ateşiyle) yanarsın" de, diye öğretmişler.
Gerçekten Fitnat Hanım gelip kendisine bakınca delikanlı bu dizeyi söylemiş.
Şair, hazır cevap Fitnat Hanım da hemen cevabı yapıştırmış:
-Hattın (sakalın) çıkınca sen de beni mumla ararsın.
|