Tekirdağ Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Albayrak, Saray Belediye Başkanı Nazmi Çoban, Saray Belediye Başkan Yardımcılarından Dilaver Perçin ve Arif Naci Öngören ve de Saray Belediye Başkanı Başdanışmanı olarak bilinen akıl hocası Savaş Korucuoğlu. 5’i bir araya gelmişler. "Saray'ın çukurlarını nasıl dolduracağız. Vatandaşlarımızı, bu çukurlardan nasıl kurtaracağız" diye fikir alışverişinde bulunmuşlar. Sonunda, herkes fikrini beyan etmiş. Değerli okuyucularım, Saray ilçemizin birçok yerinde çukurlar varmış ve oradan geçen herkes bu çukurlara düşerek, kiminin ayağı kırılıyormuş, kimi ise yaralanıyormuş. Hatta, sürücülerin de araçları bu çukurlara düşüyormuş. Sürücüler, araçlarını bu çukurlardan çıkarmak için kurtarıcı çağırarak, araçlarını kurtarıyormuş. Tekirdağ Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Albayrak'ın da aralarında olduğu 5 kişi toplanmış, "Ne yapalım, ne edelim de, bu çukurlardan nasıl kurtulalım?" derken, herkesin aklına değişik fikirler gelmiş. Herkes başlamış fikrini söylemeye. Başta Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Albayrak, "Bize ait olan caddeleri kazıyalım ve tekrardan asfalt döşeyelim. Böylelikle çukurlardan kurtulmuş oluruz." Demiş. Albayrak, “Nasıl olsa biz yap-boz konusunda uzmanız. Olur böyle şeyler. Kafanıza takmayın. Bunlar ufak işler. Bunlar için canınızı sıkmaya değmez.” Demiş. Başkan Albayrak, sonradan bir fikir daha ortaya atıvermiş, Asfalt yapmaya yetişemiyoruz, ama Saray Belediyesi dere kenarındaki biriken çakılları toplasın, getirsin çukurları doldursun, bize de faturalasın. Biz ödemesini yaparız. Nasıl olsa Saray Belediyesi alışmış, dere kenarındaki çakılları toplayıp, çukurları doldurmaya. Yağmur yağınca, yağmur suları çukurlardaki çakılları dere kenarına götürüyor. Belediye'de tekrardan dere kenarında toplanan çakılları alıp getirerek, çukurları dolduruyor. Böylelikle vatandaşın çukurdan kurtulmasına bir çare oluyor. Her ne kadar Nazmi Çoban camie gitmese, oruç tutmasa da iman gücü kuvvetlidir. Demiş Başkan Albayrak. Başkan Albayrak, böyle bir çözüm yolunu bulurken, Belediye Başkanı Nazmi Çoban'da, "Yok efendim çukurun yanında bir 112 Acil ve bir de oto kurtarıcısı bekletelim. O zaman yaralanan vatandaşlarımızı hastaneye çabuk yetiştiririz.” Demiş. Başkan Çoban, daha sonra dönüp, "Aman efendim, bu çukurlar bize ait değil, size aittir. Bize ait olan sokaklar var. Biz zaten günde 1 kilometre yol yapıyoruz." Demiş.
Sonra Belediye Başkan Yardımcısı Dilaver Perçin fikrini söyleyivermiş, Perçin de demiş ki, "Efendim, biz zaten çok çalışıyoruz. İşin başında ben varım. Biz şimdi sokaklarda harıl harıl çalışıyoruz. Özellikle çukurları doldurmak için var gücümüzle koşturuyoruz. Yapamadığımız çukurların yanına bir hastane, yaparız. Gerekirse bir de oto sanayi sitesini kurarız. Çukurlara düşüp yaralanan vatandaşlarımızın hastaneye yetişmesi için zaman almaz." Demiş. Yani Dilaver Perçin, çukuru yapmaktan ziyade, vatandaşın ayağına hastane ve oto sanayi sitesini getirecekmiş.
Dilaver Perçin'den hemen sonra Belediye Başkan Yardımcısı Arif Naci Öngören, fikrini beyan etmiş. "Aman efendim, siz yine bu çukurları bu kadar dert ettiniz ki kendinize. Ben Fatih Belediyesi’nde çalışırken, ne çukurları doldurdum. Bu da iş mi? Çukur doldurmaktan kolayı ne var? Bu çukurlardan bir şey çıkmaz. Canınızı sıkmayınız. Siz bu işi bana bırakın. Ben çukur doldurmaktan zevk duyarım. Yeter ki yapacağımız iş çukur dolgusu olsun. Ondan kolayı ne var? Çukurları dolduran arkadaşlarımız bu konuda tecrübesizler. Ben, bu gibi çukurları doldurmakta uzmanımdır. En kısa sürede, çukurdan yaralanan vatandaşlarımızın daha hızlı ve daha sağlıklı tedavileri için gerekirse "Şehir Hastanelerini Ayaklarına getireceğim" demiş.
Son olarak Başdanışman ve akıl hocası Korucuoğlu, fikrini zikretmiş. Ne demiş Korucuoğlu? "Sizde hiç akıl yok mu? Bu çukuru kapatalım hastanenin yanına bir çukur açalım. Neden çukurları bu kadar sorun haline getirdiniz? Ben, kocaman bir danışmanım. Ayrıca Başkanın akıl hocasıyım. Bakmayın ara sıra ihalelerin yapılacağı yerin adresini yazmayı unutabilirim ama, ben olmasam, bu Belediyenin hiçbir işi yürümez.” Demiş. Değerli okuyucularım, “Saray’ın Fıkrası” tam da o meşhur Temel Reis'ın fıkrasını andırıyor değil mi? Saray Belediyesi’nin halkı canından bezdiren “vurdum-duymazlığı” ve böylece halkın çektiği çile, artık dayanılmaz bir noktaya geldi. Vatandaşlarımız, delik-deşik durumdaki yolların ne zaman düzgün ve rahat biçimde kullanılabileceğini sormaktan, biz de gazeteci olarak cevap vermekten bıktık, usandık. O sebeple, “Temel Fıkrasını” andıran böyle bir söylem aklımıza geldi. Tabii ki anlayana! |